Merhaba sevgili okurlar, yine bir cumartesi gününü sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum.

Geçen haftaki yazıma gösterdiğiniz ilgiden dolayı hepinize çok teşekkür ederim. Umarım beklentilerinizi bundan sonra da gerçekleştirebilirim. 

Sizlere geçen hafta değineceğimi söylediğim bütün konular 14 Aralık gecesi patlak vermesi açıkçası hiç beklemediğim bir şey oldu. Bu hafta anlatacaklarım havada kalacak zannederken benim teorilerimi doğrular nitelikte gelişmeler yaşandı.

14 Aralık’ta ne oldu?

14 Aralık günü herkesin bildiği üzere İmamoğlu’nun davası vardı. Karar olarak da hapis cezası ve siyasi yasak kararı geldi. Ancak bu sadece ilk mahkemenin verdiği bir karardı. Daha bu kararın uygulanması için birçok yargı kurumundan geçmesi gerekiyordu. Muhtemelen bunu bilen ve kendi söylemiyle beraat veya erteleme bekleyen Kılıçdaroğlu da programını bozmayarak Almanya ziyaretine devam ediyordu. Ancak beklenmedik şekilde karar çıkınca domino taşları bir bir düşmeye başladı. Önce İmamoğlu herkesi Saraçhane’ye çağırdı. Ardından Akşener bu davete ilk katılım göstereceğini bildiren lider olarak yola çıktı. Bunu gören Kılıçdaroğlu, yetişemeyeceği için bir sonraki gün miting düzenlenmesini istedi ve bu miting de düzenlendi. 6’lı masanın liderleri tek tek çıkıp mitingde konuştular. Böyle anlatınca her şey normalmiş gibi geliyor değil mi? Gerçekten öyle mi?

Taht oyunları başladı

Şimdi burada dönen oyunları görmek için biraz öncesine gitmemiz gerekiyor. Anketlere göre muhalefetten en yüksek oy alma ihtimali olan kişi Mansur Yavaş, ikinci sırada Ekrem İmamoğlu, üçüncü sırada Kemal Kılıçdaroğlu var. Bunu hepimiz biliyoruz. Akşener ve ittifak dışındaki Ümit Özdağ, Mansur Yavaş’ın adaylığı konusunda ısrarcılar. Hdp ve diğer partiler de İmamoğlu’nun adaylığını destekleyeceklerini açıkladı. Chp ise Kılıçdaroğlu bizim adayımızdır diye diretmekte. Seçmen ise kazanabilecek en güçlü adayla seçime girilmesi gerektiği yönde her fırsatta fikir beyan ediyor. Bu adaylar ise Yavaş ve İmamoğlu.

Yavaş, anketlerde önde olmasına rağmen adaylığa sıcak bakmıyor. Halihazırda 2 kez deneyip 3. seçiminde kazandığı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu hemen devretmek istemiyor. Çünkü seçilecek aday gerçek bir cumhurbaşkanlığı yapmayacak. “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”e geçiş için bir geçiş cumhurbaşkanı olacak. Böyle geçici bir görev için çok istediği belediye başkanlığını bırakmak bence ona anlamsız geliyor.

Hal böyle olunca Akşener’in istediği adayı kabul ettirme ihtimali de azaldı. Kılıçdaroğlu’nun aday olma isteğine karşı kimsenin beklemediği anda İmamoğlu’nun yanında saf tuttu. Hem en güçlü adaylardan birisiydi hem de Kılıçdaroğlu’nun adaylık ısrarına karşı koyabilecek Chp seçmenini de yanına çekmiş oldu. Açıkçası 14-15 Aralık günlerinde birçok Chp seçmeni İyi Parti lehine görüşlerini değiştirdi. Bunu ilerleyen zamanlarda göreceğiz. Çünkü Kılıçdaroğlu koltuğunu sağlama almak için önce Muharrem İnce’yi şimdi de İmamoğlu’nu harcamaya çalışıyordu. Bunu fark eden seçmen de “artık yeter” demesini bilecektir. Akşener’in bu hamlesine karşı tüm Chp’li yetkililer bizim adayımız Kılıçdaroğlu’dur, İmamoğlu belediye başkanı olarak görevini yapmaya devam edecek, kimse Kılıçdaroğlu’na rağmen aday olmaya kalkmasın Chp’yi yanlarında bulamazlar minvalinde açıklamalar yapmaya başladı. Halkın beklediği 15 Aralık günü İmamoğlu’nun adaylığının duyurulmasıydı. Çünkü mağduriyete uğramasından dolayı kazanma ihtimali daha da artmıştı. Tüm bunlara rağmen aday olarak açıklanmadı, belediye başkanlığına devam edeceği defalarca vurgulandı.

6’lı masada son durum nedir?

15 Aralık mitingindeki konuşmalardan yola çıkarsak Kılıçdaroğlu ve Babacan bir tarafta yer aldı. Akşener ise diğer tarafta yer alıyor. Diğer 3 lider ise henüz tarafını belli etmiş değil. Ancak Akşener 14-15 Aralık günleri yaptıklarıyla seçmenin gönlünü kazanmıştır. Herkes 6’lı masanın birbirlerine kenetlendiğini söylese de bu geçen 2 günde 6’lı masa çok büyük bir darbe almış durumdadır. Bir yargı kararıyla bu çatlak oluşmuşken seçim dönemine girene kadar ve seçim döneminde bu çatlaklar kapanacak mı derinleşecek mi hep beraber göreceğiz. Fikrimce bu ittifak adayını belirlemediği sürece her daim dağılma tehlikesi gösterecektir.

Saygılarımla…