Merhaba sevgili okurlar. Bir aydır her cumartesi günü sürdürdüğümüz birlikteliğimizin bu haftaki buluşmasının yılın son gününe denk gelmiş olmasının benim için ayrı bir anlamı olduğunu bilmenizi isterim.

Yazıma başlamadan önce bu hafta kaybettiğimiz çok değerli arkadaşım İbrahim Kadıoğlu’nu anmadan geçmek istemiyorum. Belki çoğunuz tanımıyor olabilir ama biz değerli sevenleri olarak onu tanıdığımız için çok şanslıyız. İbrahim’in acısını hisseden başta ailesi olmak üzere tüm sevenlerine baş sağlığı diliyorum. Şu kısacık ömründe onu tanıdığı için mutluluk duymayan bir tane insan yoktur. Bunu bu kadar kesin söyleyebiliyorum çünkü karakteri, edebi, ahlakı ve duruşuyla her insanın hayatında olmasından mutluluk duyacağı biriydi. Onu tanıyan herkes adına konuşuyorum farkındayım, çok değerli ailesi ve yüce Allah bilmelidir ki İbrahim’i tanıyan herkes ondan razıdır. Bu hayatta tanıyabileceğimiz eşsiz bir değerdi. Sonsuza kadar onu saygı, sevgi ve rahmetle anacağımıza söz veriyoruz…

Yılın son gününde belki yeni yıl için güzel dileklerde bulunacağım bir yazıyı benden bekliyor olabilirsiniz. Ancak hayatın gerçekleri maalesef ki bunu mümkün kılmıyor. Bu yazıda toplumumuzun kanayan yarası olan şiddete değineceğim. Öncelikle belirtmeliyim ki şiddetin her türlüsüne karşı eşit tepkiyi vermemiz gerekiyor. Buna rağmen ne şiddete yeterli tepkiyi verebiliyoruz ne de şiddeti önleyebiliyoruz. Hiçbir toplumda mazur görülemeyecek olan kadına, çocuğa ve hayvanlara şiddeti ise bir türlü engelleyemiyoruz. Kanunlardan, uygulayıcılardan, mahkemelerden ve cezalardan medet umarak suçumuzu bir başkasına atarak kendimizi temize çıkartmaya çalışıyoruz. Halbuki bu mesele sadece kanunla cezayla çözülebilecek bir mesele değil. Şiddet meselesini toplum çözmediği sürece en ağır cezalar da uygulansa gereken bütün tedbirler de alınsa kayda değer bir ilerleme kat edemeyiz. Bu meseleyi toplum olarak kendimiz çözmeliyiz. Buna değinmeden önce bu yıldaki kaybımıza bakalım.

TÜRKİYE’DE BU YIL 392 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ!

Bunların çoğunun faili çevresindeki erkeklerdi. Öldürülen erkeklere ait bir istatistik bulamadım ancak orada da tablo içler acısı bir halde olduğunu tahmin etmek zor değil. Bu cinayetlerde de faillerin büyük çoğunluğunun erkek olması normal olarak erkeklerin cinayet işlemeye meyilli olduğunu gösteriyor. Toplum olarak gerçeklerimizle yüzleşmediğimiz sürece çözüme maalesef ulaşamayacağız.

Toplumumuzda hiç beklemeyeceğimiz kişiler bile çevresindekilere şiddet uyguluyor. Az önce kanunlara suç bulduğumuzu söyledim ancak şunu da söylemeden geçemem: Şiddetin cezası 6 ay. Eğer işkence uygulanmışsa da 5 yıl alt sınır uygulanıyor. Bir insanın devletten ve kanunlardan beklediği en temel beklentisi olan güvenlik ihtiyacının ihlal edilmesinin cezası bu kadar düşük olması bu konudaki eksikliği gözler önüne seriyor.

ŞİDDETE KARŞI TOPLUMSAL SORUMLULUĞUMUZ

Kanunların ve cezaların yeterli caydırıcılığı sağlayamadığı doğrudur. Ancak bu durum bizim toplum olarak suçumuzu da örtbas etmiyor. Şiddeti “aile içi ufak tartışma” olarak görmezden gelme vakası o kadar çok ki size dinlediğim örnekleri anlatmaya kalksam buna vaktimiz yetmezdi. Hem fail ve mağdurun ailesi hem de çevresindekiler bu konuları o kadar önemsemiyor ki bir yılda 392 kadının öldürülmüş olması bile mucize gibi geliyor.

 Toplum olarak suçu bir başkasının üstüne atmadan önce kendimize bir çekidüzen vermemizin zamanı geldi de geçiyor. Yarın 2023 yılına gireceğiz ve hala bu sorunumuzu çözemedik veya bu konuda ilerleyemiyoruz. Çünkü sorumluluklarımızdan kaçıyoruz. Toplumsal baskı mekanizmamızı kullanmıyoruz. Eğer şiddet uygulayanlara karşı gereken tepkiyi gösterip toplum olarak bu olaylara müdahil olmaya başlarsak herkes için bir caydırıcı konumuna dönüşebiliriz. “Aile içinde olur böyle şeyler” diyerek geçiştirmeye başlamak yerine mağduru korumaya alıp faile engel olmadıkça bu sorun devam edecektir. Mağdurları korumadığımız müddetçe mağdurların maktul, faillerin katil olmasının önüne geçemeyiz. Bu yüzden önümüzdeki yıl için yapacaklarımıza bu konuda da bir hedef koymalıyız. Eğer toplum olarak biz konuda harekete geçip müdahil olursak kanunlar da değişir bu vakalar da azalır.

GÜLE GÜLE 2022

Her ne kadar acı çekmiş olsak da içinde mutlulukların da barındığı bir yılı geride bırakıyoruz.  Bu yüzden hatalarımızdan ders çıkartıp güzel şeylere sevinerek yeni yıla girelim. Benim için bu yılda gerçekleşen en güzel şey sizlerle burada bir araya gelmeye başlamamdı. Benim için değerinizi cümlelere sığdırıp aktaramıyorum. Hepinize huzurlu, mutlu, sağlıklı ve güvende geçireceğiniz bir yıl diliyorum. Haftaya görüşmek ümidi ile…