Herkese yeni yılın ilk haftasından merhabalar. Bu hafta oldukça sık görülen ve beslenmeyle oldukça ilişkili bir durumdan bahsedeceğiz.

PCOS yani Polikistik Over Sendromu, üreme çağındaki kadınları sık etkileyebilen hormonal bir bozukluktur. Hastalık, genetik ve çevresel faktörlerin etkileşimiyle ortaya çıkmış, karmaşık bir bozukluk olarak değerlendirilebilir.

NASIL ANLAŞILIR?

Belirtileri arasında;

- Âdet düzensizliği

- Âdet görememe

- Aşırı tüylenme

- Saç dökülmesi

- Depresyon

- Gebe kalamama

- Obezite/özellikle bel çevresinde yağlanma

- Yumurtalıklarda çok sayıda kist oluşumu sayılabilir.

Eğer bu belirtilerden birkaçını birden yaşıyorsanız, tanı için bir endokrinoloji ve metabolizma uzmanıyla görüşmenizde fayda var.

PCOS aynı zamanda Tip 2 diyabet, kalp-damar hastalıkları, insülin direnci ve obezite gibi kronik rahatsızlıklara sebep olması nedeniyle dikkatli takip edilmesi gereken bir hastalıktır.

berna-1

TEDAVİSİ NASIL OLMALI?

PCOS’un kesin ve tek bir tedavisi olmamakla birlikte, kilo kontrolü çok önemlidir. Çünkü fazla kilo, hastalığın seyrini ve insülin direncini artırır ve kısır bir döngü içinde PCOS’lu kadınlar fazla kilolarına çıkış yolu bulamaz.

Son zamanlarda yapılan bazı çalışmalar, aşırı kilolu PCOS’lu kadınlarda yüzde 5’lik bir kilo kaybının bile âdet döngülerini ve yumurtlamayı düzeltebileceğini gösteriyor.

Eğer bir PCOS’luysanız kilo vermenizin çok da kolay olmadığını biliyorum. Kilo verme hızı, insülin direnci nedeniyle diğer bireylere oranla yavaş olabilir. Ama imkânsız değildir ve inandığınız sürece başarabilirsiniz.

Bu dönemde sabırlı davranılmalı ve programdan vazgeçmemelisiniz. PCOS ve beslenme üzerine yapılan bazı çalışmalar; düşük karbonhidratlı diyet önerirken, bazıları da insülin seviyesini kontrol etmek için düşük glisemik indeksli (Gİ) diyet tavsiye ediyor. PCOS’lu bireyler genel olarak insülin direncine meyillidir.

İnsülin direnci, kanda insülin seviyesinin artması ama hücrelerin bunu kullanamaması anlamına gelir. Gİ, bir besinin insülin seviyesini yükseltme ölçüsüdür. Düşük Gİ sahibi bir diyet, kan şekerinin daha yavaş yükselmesine sebep olurken; insülinin ani yükselmesini de önler.

Düşük Gİ diyet genel olarak; sebze-meyveler, tam tahıllar, yağsız proteinler ve sağlıklı yağlardan oluşur. Bunun yanı sıra basit şeker ve içeren yiyecek ve içeceklerden, rafine karbonhidratlardan uzak durmayı hedefler.

Bunun için temelde;

- Öğün dengesi sağlanmalı ve öğün atlanmamalı

- Günde beş porsiyon sebze-meyve tüketmeye özen gösterilmeli

- Aşırı yağlı besinlerden kaçınılmalı

- Karbonhidrat içeren gıdalar, yanında süt, yoğurt veya yağlı tohumlarla birlikte tüketilmeli.

- Yüksek lif alımı sağlamak için sebze-meyveler, kurubaklagil tüketimine ağırlık verilmeli.

- Düzenli egzersiz de insülin metabolizmasında en az diyet kadar etkili olmaktadır. Günlük 30 dakika orta şiddette yapılacak egzersiz kilo kontrolünde fayda sağlar.

- Tedavide, ekip çalışmasının (doktor, diyetisyen ve psikolog) önemi hatırlanmalı ve kişiler bu şekilde takip edilmelidir.