Dünya için sonun başlangıcı olan bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Ekonomistinden çiftçisine, astrologundan din adamına, profesöründen öğrencisine herkesin bu gerginliği hissettiği ve uyardığı bir dönem tarihte hiç oluşmuş mudur acaba? 1. Dünya savaşı öncesinde oluşan gerginlik gibi herkesin derinlerine kadar işlemiş bir huzursuzluk hepimizi sarıp sarmalamış durumda.

Farkında mısınız diye sormaya gerek yok gün gibi ortada olan bir durum daha var: Kuraklık. Aylardır bereketli bir yağmur göremedik. Birkaç saat yağıp ahmak ıslatıyor başka bir şey değil. Ocak ayının sonuna gelmemize rağmen bazı bölgelere yağan göstermelik kar da insanı tedirgin ediyor. Çocuklarımız kartopu oynayamamayı dert etse de bizler biliyoruz ki kar yağmazsa o yıl zor geçer.

Yağmurdan ve kardan mahrum kalmamız yetmiyormuş gibi bir de başımıza Ukrayna-Rusya savaşı patlak verdi. Pandeminin etkilerinden kurtulmaya ve panik ortamının dağılıp normal yaşantımıza başladığımız günlere yaklaşmıştık ki bir de savaşla gelen gıda krizi ortaya çıktı. Dünya’nın tahıl deposu olan iki ülke birbiriyle savaşmaya başlayınca doğal olarak ürünler ihraç edilemedi. Hem enerji krizi hem gıda krizi iyiden iyiye üstümüze karabasan gibi çöktü.

Herkes anlam veremedi ancak Türkiye’nin bu iki ülke arasında arabulucu olarak davranmasıyla tahıl koridoru açması ve doğalgaz akışını sağlaması bu yüzden çok önemliydi. Hem gıda hem enerji alanında zaten yaklaşan bir kriz vardı. Bu şartlarda böyle iki önemli devletin savaşmasının hiç kimseye faydası olamazdı. Yangını söndüremediğimiz için malları kaçırmaya başladık.

Peki, bu yeterli olacak mı? Hiç boşuna ümitlenmeyin. Zaten yeterli olacak olsa bu kardeşiniz sizleri uyarma ihtiyacı hissetmezdi. Bu konuya iktidar destekçileri prim yapmak için değiniyor, diğer taraftakiler yanlışlıkla iktidarı överiz diye değinemiyor. Suni olarak sorun çözülmüş mesajı vermeye çalışıyorlar. Aslında sorun daha yeni başlıyor ve ilk kıvılcımını pandemiyle yaktı. Şimdi de savaşla beraber alevlenmeye başladı. Eğer alevlere rüzgar değerse vay halimize! Rüzgar alevi harladığı zaman Çinlilerin neden her şeyi yediklerini anlayacağımız günler gelecek. Daha önceki yıllarda Çinliler ve Doğu Asya ülkeleri bu kıtlıkları tecrübe etmişlerdi. Şimdi önümüzde daha da çetin bir gıda krizi ve kuraklık bizleri bekliyor.

 SİZLERE BİR TAVSİYE

Bu yıldan itibaren şehirlere göç etmeyi bırakıp tarlalarınıza koşun. Para kazanmamak pahasına aç kalmamak için tarlalarınızı ekin. Yoksa parayla bile bir şey alamayacaksınız. Ekonomi, enerji ve gıda krizi bu yılın ana maddeleri olacak. Eğer her şey güzel olacak diyorlarsa işte o zaman dönülmez akşamın ufkuna ulaşmışızdır. Rotasız yola çıkan yol nereye götürürse oraya gider. Yol sizi kıtlığa götürüyor!