Sadece siz kelimelerle konuşmazsınız, kelimelerin dili vardır, sizinle konuşur anlaşır! Neşeli olduğunuz vaktin kelimeleri ne kadar keyiflidir. Düşünsenize; hastanede ilk kez baba olan birinin dilinde kelimeler cümleler birbirine karışır! Kelimeler sevinçle havalara zıplar tıpkı baba gibi. Önce kelimeler baba olur, anne olur, sevinç olur, bir kuşun kanadına takılır uçuverir, çocuğun elinde uçurtma olur koşuverir!

Bir bebek anne sütü gibi emer kelimeleri, ailenin özlemi neyse ilk kelimeler odur. Kimi zaman ilk gülümsemeyle birlikte “Allah” der çocuk, kelimeler büyür çocuk yücelir! Sonra “anne-baba” kelimeler anne sütü gibi besler çocuğu acıları ağrılarını anlatır. Kelimelerin sözcüklerin yarım ağız dilin konuşmanın çocuğa ne kadar yakıştığını görürsünüz, kelimelerin çocukla beraber ne kadar güzel büyüdüğünü hissedersin. Çocuk düşüp dizini yaralayınca önce kelimelerin canı yanar sonra çocuğun diziyle birlikte dizi kanar.

Kelimeler müzik olur, şiir olur, aşk olur!. Kelimeler büyür yücelir sırat olur. Kelimeler kurban olur Burak olur. Kelimeler tevhide gelir; Kelime-i şahadet olur!

Kelimeler; Kuran’ın dilinde ayet olur, Resulün dilinde hadis olur! Mevlana’da mesnevi olur, Yunus ete kemiğe bürünür “anamızın ak sütü Türkçe” olur.

Bir millete can verir kelimeler ruhumuzun mimarı olur. Sinan’ın dilinde kubbe olur, köprü olur, Selimiye olur! Fatih’in dilinde fetih olur, Ayasofya olur, vakıf olur!

Sonra her şey gibi bir şey olur! Kelimelerin saltanatı biter tarumar olur. Yüreğine ateş düşer kelimelerin, okunmayan kitapta bir söz olur! Raflarda pas tutar kelimeler anlaşılmaz söz olur. Kuşdiliyle konuşur artık çocuk ilk sözü anlamsız bir hece olur!   

El yazması eserler, sobada ateş olur kül olur! Güler ağlanacak haline çocuk, kelimeler çığlık olur, anlamaz sözünden dilinden anlamsız heceler olur.

Sonra bir bir değerini yitirir kelimeler altınken, elmasken sahte bir dekor olur, süslenir sarmaşık gibi büyür, payandası düşünce yerle yeksan olur.      

Sahte bir gülümseme olur, kazanç olur. Ekonomide kazanç için tabelada anlamsız bir söz olur, aslında hiçbir şey olmaz anlamsız bir özenti olur.

Ayak üstü ekmek arası gibi yer kelimeleri aperatif bir hal olur, unutulur unutkanlık olur.

Ne dil kalır geriye, ne şiir, edebiyat uçup gider. Fuzuli’nin “su kasidesi” tarihin şırıltısında kaybolur!

İstiklal marşını anlamak için lügatten yardım alır. Yüz yıllık mezar taşı göktaşı gibi garip bir hal alır, ne üzerindeki yazı bir şeyler anlatır, ne süslemeler, cümle tarih lal olur