İnsan çevresiyle bir bütündür. Geleneksel aile yapımızın bizlere sunduğu komşuluk, arkadaşlık ilişkileri bizlerin yaşamına fazlasıyla renk katar. Bu durumu oluşturmak çocukluk ve gençlik yıllarımızda ailemizden çevremizden gördüğümüz örneklerle şekillenir.

Yaşam zaman zaman bizleri farklı yörelere savurur. Ancak nereye gidersek gidelim; yeni arkadaşlar, dostlar edinirken, eskimeyen eski dostlarımızı yıllarca görmesek bile unutmuyoruz. Hani hemen hemen hepimizin yaşamında bir kez bile olsa söylediği şu cümle var ya, ’’Sanki dün ayrılmışız gibi’’ bizlerin dostlarımıza bağlılığımızı nasılda anlatıyor.

Çoğu zaman program yapsak da, bazan de olaylar akışıyla gerçekleşir. Beklediğin olduğu gibi beklenmedik misafirler de yaşamımıza renk katar. Kapı çaldı misafir geldi, uygun giysi yok üzerimizde, iki dakika bekler misiniz deyip hazır hale gelebiliriz. Gelen kişi ya da kişiler oradan geçiyorken uğramış olabilirler, bizlerin samimiyetine güvenerek çat kapı gelmiş olabilirler. Bizlerin kültüründe kapıya gelen misafir geri çevrilmez. Gelen kişiye önce kahve yapılır. Ve kahvenin yanında su ikram edilir. Eğer misafir önce suyu içerse, karnı aç demektir ve hemen kahve önünden alınıp, yemek hazırlanır. Ve misafir umduğunu değil bulduğunu yer. Eğer sunulan yemeği, ya da evin eşyalarını beğenmiyorsa o misafir bir daha gelmesin. Yok benim için geliyorsa başımın üstünde yeri vardır.

Ülkemizde Yurt dışında uzun süre yaşayıp oranın kültürünü alan vatandaşlarımız var. Onlara bu şekilde yaklaşımlar ters gelebilir. Ancak böyle bir düşünce ile yapılan eylemler yalnızlığı getirir.

Hepimizin kendince başkalarına ters gelen yönlerimiz olabilir, herkeste kusur arayanın önce kendini sorgulaması gerekmiyor mu?

Her konuyu bildiğini, kendilerinin her zaman haklı olduğunu iddia edenleri izlerseniz, bir süre sonra yalnız kaldıklarını görebilirsiniz.

Kul hakkı sadece maddiyat için geçerli değildir. Hakaret, aşağılama ve şiddette kul hakkının vazgeçilmezleridir. Komşu hakkı sadece kapı komşusu demek değildir. Tüm ilişkide bulunduğumuz insanlardır. Çocuklara ve kadınlara bağıran onları aşağılayan anne babalarda hem kul hakkı hem komşuluk hakkını çiğnemektedirler.

Dostlarım Seyit Ali Aslan ve saygıdeğer eşleri Zeynep hanım, bizlerin davetini kabul ederek bizleri mutlu ederlerken; devre arkadaşım can dostum Tuncay Kutlu saygıdeğer eşleri İpek hanım ve prenses kızları Melisa’nın da davete katılımlarıyla hem bizleri hem tüm katılımcıları mutlu ediyorlardı. Seyit Ali dostumun telefonu ile Türkiye’de ilk bez bebek müzesini açan saygıdeğer Zeynep Enam hanımefendi, genç Ozan kardeşimizle bizlere eşlik ettiler. Ozanın sazı ve sözü o kadar güçlüydü ki, hem söyledik hem oynadık, karşı komşu eşlik etti. Çok küçük ve kendi çapımızda da olsa 30 Ağustos Zafer bayramını coşkuyla kutladık. Ev sahipleri Emine-Mehmet Ali Zeybek ileri yaşlarda olmalarına karşın çok keyif aldılar ve misafirler giderken bayağı üzüldüler. Eşim Fatoş hanım misafirlerimizi son derece özveriyle elinden gelenin en iyisini yaparak ağırladı.

Bu tür birliktelikler, bir yandan bizleri mutlu ederken, bir yandan da dostluklarımızı pekiştirmektedir. Tüm dostlarımız selam ederken; sizlerin de dostlarınızla önyargısız güzel anlar yaşamanızı diler saygılarımı sunarım..

Dostsuz da kalmayın……SUSUZ DA…Bol bol su için ve yürüyün.