Tekrarlar insanı sıkar biraz biliyorum, ama babam için yazdıklarım hala tap taze,,,

Dijital kayıta göre bu yazı 2014’de yazılmış, editöre yollanmış..

Okumayan kalmasın istedim, tekrara düştüm belki,,,

Ama dedim ya hala taze, hala okunur…

Tüm babalara yeniden gelsin…

***

“Her şey babamla güzel,  güneş üstümüzde kır yolunda yayan yapıldak yürümek bile,

 hiç hesapsız, işlerin ardına düşmek bile..

“ Her şey babamla güzel,  kuru toprak,  sert çakıllar, yetmedi yetim bozkırlarda,

kan ter içinde koşmak bile…

“Her şey babamla güzel, uğursuz korkularının kuytusunda,

tek başına  bir asır susmak bile….

“Her şey babamla güzel, ansızın ölüm kapını çalsa, hani gafil avlansak bocalasak, onca yıla varmış(84) koca yaşından, tek nefesini duymak bile…

“Her şey babamla güzel, hayal  kırıklarım, göz yaşım, oyuna gelmişliğim, erken kanmışlığı, onlar bile.."*                  

Söylememe gerek yok sanırım, herkesin bir babası var. Bilindik olsun ya da olmasın kişi mutlaka bir babanın tohumuyla can buluyor. Kulağına ezanını okuyanları da oluyor, okumadan gideni de…

Bebeklikten bu yana seninle olanı da oluyor, yaşam öyle gerektirdiği için olmayanı da…

Bayram sabahları elini öptüklerin, bayramlık aldıkların da oluyor, sadece adını bildiklerin de…

Okurken, aslan kızım benim, paşa oğlum diyeni de oluyor, hiç söylemeyecek olanı da…

Sabah kendi bestesiyle ikiz kızlarını kahvaltıya kaldıran da oluyor, sadece gözleri ile seveni, ayıp sayıp uzak duranı, ya da hep uzakta olacak olanı da…

Açık unutulan musluk yüzünden evi sel aldığında, ensene tokatı patlatan da oluyor, dişlerini sıkmakla yetineni de…

Ceketi kısa çekerken, biri iki, ikiyi üç yapmak için uğraşanı da oluyor, bunu dert etmeden yaşayanı, güçlensin ayaklarının üstünde sağlam dursun diye tek kuruş harcamayanı da.…

Mürekkep yalamış, ilim irfan sahibi olmuş olanı da oluyor, hayat okulunu derece ile bitiren, okumaz yazmaz olanı da…

Kıskançlığına yenik düşüp karısını kızını yakın takibe alıp, başka heriflerden korumak bahanesi ile, gözünden ayırmayanı da, tayin olup dağ köylerinin birine gittiğinizde köy kahvesi gediklisi  Mehmet ağalara “kızının şakır şakır şarjör çekip bıraktığı ” yalanını basan da, size güven tazeleyen de nasılsa aynı kişi oluyor. 

Boynuzlu öküzü devirip, çocuğunun göz yaşı önünde diz çökeni de, büyüsün adam olsun diye sırtında taş taşıyanı da, kim olursa olsun onlar baba oluyorlar.

Emme velakin, başta biricik babam olmak üzere, tüm babaların, yakında baba olacakların, babalık şerbetini evlatlıkla tadanların, ve illaki, bu gazetede bana da yer açan değerli aile babası sayın Kelişti’nin babalar gününü can-ı yürekten kutlarım.

*(bu şiir  1980 yapımı Zerrin Özer klasiği bir parçanın uyarlamasıdır )