Dün olduğu gibi bu yılda, Meksika’dan İtalya’ya, yeni dünyadan eski kıta Avrupa’sına kadar uzanan dünya coğrafyasındaki tüm kadınlar farklı dillerden bile olsa da aynı dert için bir aradalar...
Biz de her yıl olduğu gibi bu yıl da, Nihat Zeybekci Kongre ve Kültür Merkezi Özay Gönlüm Salonunda kadına hareketine gönül vermiş 46 üyeyle, “Kadınlara Yönelik Şiddetle Mücadelesi” için bir aradaydık…
Her ne kadar başka bir etkinliğe iliştirilmiş olsak ta, var gücümüzle kadına şiddeti protesto ettik…
Denizli Kadın Platformu dönem başkanı Ayşegül Odabaşıoğlu’nun önderliğinde, Kadına Şiddete Ne diyoruz? sorusunu, darbukalarımızla üç kez yanıtladık….
DURRR, DURRR, DURRR!!!!…
Bakın sayın Odabaşı’nın, Tahammülümüz tükendi sözleri ile başlayan konuşması; Sabır sınırlarımızın aşıldığını, artık söz değil, somut adım görmek istediğimizi haykırmak çağrımızdır diyerek devam etti. “Türkiye’de her gün kadınlar öldürülüyor, şiddete uğruyor, tehdit ediliyor, korunmuyor. Ve biz yıllardır aynı gerçeği tekrar ediyoruz: Bu şiddet önlenebilir… Önlenmiyorsa bu bir tercih, bir politikadır… Kadına yönelik şiddet; bireysel bir öfke patlaması, aile içi sorun ya da kader değildir… Bu, tepeden tırnağa sistemli bir şiddettir. Ceza indirimleriyle, uygulanmayan koruma kararlarıyla, etkisiz mekanizmalarla büyütülmüş bir şiddet…. Bugün burada, yıllardır söylediğimiz bir gerçeği bir kez daha ve daha yüksek bir sesle ifade ediyoruz. Kadınlar ölüyor, sistem izliyor! Buna razı değiliz… Bu düzen değişene kadar mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz! sözleri koltukları dolu salonda karşılığını buldu…
Kendisine, 46 kadın, üç kez daha eşlik ettik. DUM, DUM, DUM!!!…
Aynı gün, 6284 sayılı İstanbul Sözleşmesine verdikleri samimi destekle ile öne çıkan, “Kadın ve Demokrasi Derneği” (KADEM) “Şiddete Karşı Hep Birlikte” sloganıyla toplumun tüm kesimlerini farkında olmaya ve ‘mücadeleye davet eden kampanya tanıtımına rast geldim. Sayın Sümeyye Erdoğan’ın ‘Hep birlikte’ diyerek başlayan ve tarafları kadına yönelik şiddetle mücadelede herkesi sorumluluğa davet eden açıklaması; “Duyarsız kalmamaya ve harekete geçmeye, bir komşunun çığlığını duymaya, bir kadına “yalnız değilsin” demeye, KADES’i bilmeye ve öğretmeye, Alo 183’ü paylaşmaya, şiddeti normalleştiren dile ‘hayır!’ demeye, çocuklara saygı ve sınır eğitimi vermeye, medyayı sorumlu davranmaya davet ediyoruz!” sözleriyle hayli dikkat çekici idi.
Salonun dolduranların ilgisi, darbukanın kıvrak ritmine ayak uyduranları coşkusu bir yana; üstünde “Şiddete Dur” yazan beyaz tişörtleri ve turuncu mor bileklikleri sahneyi dolduran, biz 46 kadın gönüllü için o gün bence muhteşem sonlandı…
Halk Sağlığı Uzmanları Derneği(HASUDER) durur mu hiç? Mesele toplum olunca, halk olunca, kadın olunca, konuya ilişkin basın açıklamasını hemen yayınladı… Filistinde’ki mazlum kadınların ve yurdun dört bir yanındaki kadın cinayetlerinin son halinin anımsatıldığı bildiride, Birleşim Milletlerin bu yılki teması olan “Dijital Şiddete” dikkat çekildi. Eşitlik, adalet ve barış vurgusu yapıldı.
Şiddetsiz bir dünya mümkün mü? Evet mümkün, biz inandık, şimdi sıra sizde!…
Haydi o zaman, rengini göster(turuncu-mor), tarafını seç!…
Çünkü, bir kadını daha kaybetmeye artık yürekler dayanmaz oldu…
https://kadem.org.tr/kadem-kadin-cinayetlerini-durdurmak-icin-siddete-karsi-hep-birlikte-kampanyasini-baslatti/ https://www.hasuder.org.tr/manset-hasuder/detay/25-kasim-kadina-yonelik-siddete-karsi-uluslararasi-mucadele-gunu-202511241004