Son on bir yılda beş Milli Eğitim Bakanı değiştiren devlet büyüklerimiz sağ olsunlar dershane konusuna da ‘’el’’ attılar. Bu ülkede bütün sorunlar biter ama eğitim
sorunu bitmez. Nereden biliyorum çünkü üniversiteyi bitirmiş olmama rağmen halen Kamu Personeli Seçme Sınavını kazanmak uğruna dershaneye gitmek zorunda olan bir yarışçıyım. Yarışçı diyorum çünkü milyonlarca öğrenci yarışıyor. Bir televizyon programında konuşmalarından bir tarafa yaranmak için konuştuğu belli olan bir gazeteci ‘’sadece bizim ülkemizde çocuklara at yarışçısı deniyor demeyelim’’ dedi tamam biz zevk almıyoruz zaten atlar gibi yarışmaya, sistemin çarkları müspet manada işlesin, milyonlarca genç yarışmak yerine sevdiği, yatkın olduğu mesleği erken yaşta garanti altına alsın ve o yolda kendini geliştirsin, yarışmacılıktan çok üretmeye vakit ayırsın o zaman sende haklısın .

Hepimizin bildiği üzere siyasette çalışmalar çıkarlar üzerine kurulur. Bu uğurda bazen canlar gider 6-7 ay önce olduğu gibi bazen de 6-7 yıl sonrası heba edilir. İşte eğitim sistemindeki reformlarda gençlerimizin ve ülkemizin geleceğini yakından ilgilendiriyor. Yapılan değişiklikler ya tutarsa mantığıyla yapılıyor.  Eğitimde köklü değişiklikler yapılmadan sabun köpüğü gibi göstermelik hiçbir değişiklik tutmaz. Hadi dershaneleri kapatalım! Tamam kapatalım zaten hiçbir anne baba güle oynaya göndermiyor çocuklarını. Yıllarca dershanelere gittik hafta sonlarımız sokakta top oynamak yerine dershanede geçti bizde isterdik ailemizin yanında vakit geçirmeyi. Burada suçlu dershaneler mi? Yoksa dershanelerin ortaya çıkmasında büyük paya sahip olan eğitim sistemimiz mi? Çok belli olmasa da ülkemizde eğitim o kadar önemli ki eğitime bakan kurumun başında Milli kelimesi var Milli Eğitim Bakanlığı. Milli kelimesi milletle alakalı olan ilgisi olan demek şimdi çıkıp ta ben kapatıyorum, ben hallederim eğitimi, en iyisini hep ben bilirim düşüncesi ne kadar milletle alakalı bu kararlarda millete ne kadar pay düşüyor?  Siyasi egolar yüzünden gencecik çocuklar ve gelecekleri heba edilmemeli.

Çocuklarını özel okula gönderme imkanı bulunan veliler için sorun yok. Ya da ‘’3-5 tane özel öğretmen tutarım’’ diyen milletvekili gibi maddi durumunuz iyiyse pek kafaya da takmayın. Okullarda verilen eğitim Türkiye’nin doğusundan batısına tüm okullar eşit şartlarda diyorsanız zaten ortada tartışılacak bir şey de yok. Bu söylediklerimin aksini düşünüyorsanız da çok panik yapmayın çünkü bizi düşünenlerde var devlet 15bin lira olan özel okul ücretlerinin 2-3 bin lirasını karşılayacak rahat olalım. Dershanelere ihtiyaç yok ama yine devlet Halk Eğitim Merkezleri açacak okula katkı olsun diye.

Olayın bir başka tarafı da dershanelerde çalışan öğretmenler. Yıllardır sabah akşam çalışan tatilleri bile olmayan o öğretmenleri kim mülakata alacak daha doğrusu mülakata alacakları kim mülakata alacak? Ne sorulacak? Neye göre eleyeceksiniz? Hadi aldınız atanmayı bekleyen on binlerce öğretmen? Yıllarca dershanede çalışmayıp kpssye hazırlanan öğretmen adayları cabası? Eğitim sistemini en baştan ele almadan alacağınız her karar maalesef elinizde kalır.

Milli eğitim bakanımız Sayın Nabi Avcı gerçekten çok babacan birine benziyor. Kişiliğine kimsenin bir şey diyeceğini sanmıyorum ama işi bilmek alanına hakim olmak seni diğerlerinden farklı kılar. Nimet Çubukçu, Hüseyin Çelik, Ömer Dinçer eski eğitim bakanlarımız Nabi Avcı’yı onlardan farklı kılan daha bilgili daha yetkili olması değil inadıdır. Staj yaptığım okula gelmişti sayın bakan öğretmenlerle toplantı yaptı stajyer öğretmen olarak bende yer almıştım toplantıda. Bir hocamız söz aldı ve bir konu hakkında önümüzde yasal engeller var dedi Nabi Avcı’nın hocamıza verdiği cevap: ben sana yetkiyi veriyorum kaldır o maddeyi yada çiğne !..bütün salon sustu o an şaka yapıyor herhalde dedik koca bakan böyle cevap vermez. Sonra başka soru var mı diye devam etti. O zaman anlamıştım ki bu cümleyi kullanmayı sevmem ama sayın bakan o koltukta sadece yer doldurmak için var. Velhasıl-ı kelam izlediğimiz ve okuduğumuz kadarıyla bakanın ve hükümet yetkililerinin açıklamaları bize hiç inandırıcı gelmedi. Aslında inandırıcı gelmesine de gerek yok ama kaygıları gidersin yeter. Son olarak başbakanımızın kullandığı ‘’karşı taraf’’ tabiri var. Pek deşmesek iyi olacak ama karşı taraf tam olarak neresi oluyor sayın başbakan?