Son yıllarda TV'lerde sağlık programları oldukça çoğaldı. Sebebi ise bozulan sağlığın nasıl geri kazanılacağı konusundaki ihtiyaç.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ne göre kronik hastalıklar önlenebilir hastalıklardır. Damar tıkanıklığına bağlı Kalp-Damar hastalıkları ve buna bağlı kalp krizi,şeker hastalığı ve kanser bunlara örnektir. Bu hastalıklara yol açan üç temel etmenden söz edilebilir.
Tütün kullanımı %12
Hatalı beslenme %60
bir diğer etmende hareketsizliktir.
Günümüzün Tüketim Toplumu alışkanlıkları bizim beslenmemizi de şekillendirmektedir. Kırsal nüfusun hızla azalarak kentlere göçü,küçük ve yerel tarım ve hayvancılığın hızla azalmasına,bunun yanında endüstriyel tarım denen kapitalist işletmeler tarafından gerçekleştirilen büyük modern tesislerin önünü açmıştır.Bu üretim şekli doğal,merada yetişen hayvanlar yerine modern tesislerde mısır silajı, pancar küspesi ve endüstriyel yemlerle beslenen bir hayvancılığın önünü açmıştır.Bunun insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri bilimsel araştırmalarla ortaya konulmaktadır.
Son yıllarda hızla artan kalp rahatsızlığı, kanser ve kolestrol gibi rahatsızlıkların birincil etkeni beslenme şeklimizdir.
Günümüzde çok tartışılan konulardan birisi Kolestroldür. Bazı doktorlar kolestrol ilacının kullanımını savunmakta bazıları ise gereksiz görmektedir.Bu yorumlardan herhangi birisine karşı çıkmak mümkün değildir çünkü bazı durumlarda kullanmak gerekebilir bazen de gereksiz görülebilir.Yani her kolestrol yüksekliğinde ilaç kullanımı şart olmayabilir.
Öncelikle kolestrol nedir ona bakmak gerekir.
Kolestrol hayvanların vücut dokularındaki hücre zarlarında bulunan ve kan plazmasında taşınan bir steroldür, yani steroid ve alkol bileşimidir. Kolestrol hayvansal gıdalarda bulunmakla bereber çok az miktarda da bitkilerde bulunur. Ama vücuttaki kolestrolün çok düşük bir miktarı gıda kaynaklıdır, çoğu vücut tarafından sentezlenir.Kolestrol kanda normalden fazla bulunursa damarlarda birikerek damar sertliğine sebep olur.Bazen de safra pigmentleriyle birleşerek safra taşının oluşumuna yolaçar.
Kolestrol büyük oranda vücudumuz tarafından salgılanan bir yapıtaşıdır demiştik. Cinsiyet hormonlarını yapar ve A,D,E ve K vitaminlerinin metobolizmasında rol oynarlar. Kısacası kolestrol olmasa yaşam olmazdı.
Buradan da anlaşılacağı gibi asıl sorun kolestrol değildir. Asıl sorun kolestrolün oksitlenerek zararlı hale gelmesidir.Bu nedenle beslenmemizde kolestrolü oksitleyen şeyleri yaşamımızdan çıkartmalıyız.Eğer çıkartamıyorsak kolestrol ilacı kullanmak kaçınılmazdır.
Peki kolestrolün oksitlenmesini nasıl önleriz? Demirin oksitlenmesini pas önleyici sürerek önleyebiliyoruz da kolestrolün oksitlenmesini nasıl önleriz?
Bu kısa bilgilerden sonra o da diğer yazımızın konusu olsun.
Not:Kenan Demirkol'un " Başka bir Hayvancılık Mümkün"isimli kitaptaki makalesinden yararlanılmıştır.
