Tabiata karşı müthiş bir düşkünlüğüm var .Nostalji ile birleştiğinde başka dünyalarda oluyorum.

Ege üniversitesinde bir yakınımın ameliyat olması nedeniyle bir kaç gündür burdayım.Üniversite 1955 model ve sonradan modifiye ve tuning işlemlerinden geçsede halen o zamanların mimari yapısını ve görüntüsünü koruyor. Bahçesi ise aynen bizim köylerin meraları gibi her türlü bitki, doğal haliyle kendiliğinden çıkmış . Üniversiteye giren çıkan belli değil. Dışardan gelseniz hiç işiniz olmasa heryerine girebilirsiniz.Burada ne işiniz var kardeşim diyen yok. Hatta eşantiyon karnınızı doyurabilirsiniz.


Oradan metroya binip çankayaya doğru giderken , aklıma 1946 yılları anımsatan diziler aklıma geldi. Dedimki içimden bu filmleri buralarda yapıyorlar galiba. Fabrikalar ve hurdaları ve eski evler . Sağlam 30 yıl çivi çakılmadığı her halinden belli. Yol kenarlarıda aynen üniversitenin bahçesi gibi son derece doğal ve bu doğal ortamda her böcek familyalarına güzel yaşam alanı vadediyor. Kendimi büyük bir köyde hissettim. Sanırım İzmir çevre müdürlüğü Belediyenin doğal ortama katkısından son derece memnundur.Caddelerde köpek ve kedilerde son derece halinden memnun bir vatandaş gibi ortalıkta dolaşıyor.Aslında bunlar burlarda yaşayanlar için son derece doğal. Öyle alışmışlar . İnsanlarıda doğlallaşmışlar. Hastane dış kapısı önünde dikelirken , beyaz giyimli halinden doktor olduğu anlaşılan bayan  birisi arabasıyla geliyor ve inince bana diyorki '' arabama bir şey demezler değilmi? '' diyor. Bende '' sanırım doktorsunuz '' dedim. Oda altı yıldır çalışıyorum deyince , bir anda aklım alt üst oldu. Yahu siz bilmeyeceksinizde benmi bileceğim arabanın oraya konup konmayacağını yada bir şey olup olmayacağını .


Bu arada belediyeye bir arkadaşın şirketinin ilan reklam vergisi itirazına benide götürdü ,gittik. Mübalağa etmiş olmayayım bir tane boş oda yok. Hani temizlik malzemesi depo filan ederler ya orada 10 m2 kadar yerde 3 adet masa var ayakta dikelecek yer yok. Sanırım belediye tüm oy verenlerini buraya almış (!).


İdarecilerinin umursamazlığı doğal bir ortam oluşturmuş.Allah tan ki kedi sayısı oldukça fazla ve fare populasyonunu baskın tutuyor. Olmadık yerden köpekler çıkabiliyor. Onlarda alışmışlar toplumla yaşamaya . Hiç oralı filanda değiller. Keyflerini bozmuyorlar. Kendimi köyümde gibi hissettim bir an. Ara sokaklarda baharda çıkan ot familyasının çeşitliliğinin kokusu bile şehir ortamından bir an olsun uzaklaştırıyor.


Aynı durum Denizli belediyesinde olsa idi ne derlerdi ne yaparlardı düşünemiyorum. Doğallık bazende güzelmi oluyor ne ? (!) 

- - - - -