Dünya Sağlık Örgütü(DSÖ)Bulaşıcı Olmayan Hastalıklar Türkiye Direktörü Sayın Prof Dr Toker Ergüder tütün mücadelesinde tek vücut olduğum grup sosyal medya ortamında önemli bir rapor paylaştı…
Sayın Toker’i tanımayanız yoktur, ancak bilmeyen için yazıyorum. Ülkemde halk sağlığı adına inanılmaz güzel işler yapar, yorulmak nedir bilmez, yurdu karış karış dolaşır, sahada ben gibi çoban ateşi yakan Halk Sağlıkçıların elinden tutar, desteğini üstümüzden hiç esirgemez…
Gönderdiği iletiyi tıklar tıklamaz, Sağlık Bakanlığının son altı yıllık karşılaştırmalı sağlık araştırması raporu açıldı, bir anda dikkat kesildim, çünkü hayli ilginç sonuçlar içeriyordu..
DSÖ, STEPS denilen yöntemle, toplumunda yaygın kronik hastalıklar ve risk faktörleri hakkında, veri toplar, analiz eder ve yayınlama konusunda basit, standartlaştırılmış birçok fırsat sunar…
Türkiye’de benzer yolla yapılan hane halkı araştırması yani, genel sağlık profilimiz, sağlık karnemiz demekte bir sakınca yok umarım, bende hayli şaşkınlık yarattı…
En acınası tütün kullanım oranlarımızla başlamak isterim….
*Üçte birimiz (%34,8) tütün ve tütün ürünleri kullanmakta (erkekler %46,1; kadınlar %23,6), sigaraya ilk başlama yaşı 18 (erkekler 17,7 yaş; kadınlar 19,7 yaş), erkeklerin yarıya yakını sigara içmekte( %46,1), bazıları dumansız ürünler kullanma (%0,2)…
Ah benim, Avrupa’da bile yokken, taşıtlarda, kamu binalarında, kafe ve işletmelerinde sigarayı içilmesine yasak getiren, satış ve reklamları sınırlandıran, sigara kutularında uyarı yazılarını zorunlu kılarken, dumansız hava sahası uygulaması ile özel ödülle layık görülen ülkem…
Çok yazık….
5 üstünden 1
*İnsanlarımızın çoğunun (%87,9) günde ortalama beş porsiyondan daha az meyve ve/veya sebze tüketmekte (erkekler %88,2; kadınlar %87,6) olduğunu söyleyeyim de üzülün biraz…
Hani tarım ülkesiydik, hani dört mevsim yaşanır, Çukurova gibi bereketli topraklarda bire on bire yirmi mahsul alırdık, güneşe özlem duymazdık hiç… Tarımsal üretimde kaliteliyi, dağıtımda toplumsal adaleti, erişimde eşitliği yakalayabilirsek, belki şimdi değil ama gün gelir hane payına düşen gelir artışı ile birlikte düzelir umudundayım.
5 üstünden 2
*Etkili bir fiziksel aktiviteye katılmayanların oranı hayli fazla görünüyor(%82,3), sıklığı yaşla artmakla birlikte yüksek kan basıncı ya da hipertansiyon sıklığı her beş kişide bire karşılık gelmekte (%18,3) ve her dört katılımcıdan biri daha önce hiç kan glukozu ölçümü yaptırmadığını itiraf ediyor iyi mi?….
Çık çık çık, hiç hoş değil…
5 üstünden 2
*Aşırı tuz(sodyum alımı) alımı kan basıncının yükselmesine ve kalp damar hastalık riskinin artmasına neden olmakta, herkesin bildiği bi şey... Hane halkı araştırmamıza göre, halkımızın DSÖ nün önerdiği 2 gr tuzun iki katına yakını tüketmekte…. Diyette tuzun azaltılmasının çok önemli olduğunu kabul edenlerin sayısı yüksek olsa da, anlaşılan geleneksel tuza ekmek banarım davranışı devam etmekte. Yüksek tansiyon, kalp hastalığı, böbrek yetmezliği, geçici iskemik atak hemen kapınızda o zaman.
En sık teşhis edilen rahatsızlıklar arasında: hipertansiyon (%55,9), tip–2 diyabet (%47,7) ve kalp krizidir (%31,4) olur da canınız sıkılmaz mı hiç?
Sevmedim bu işi…
5 üzerinden 2
*Halkın büyük çoğunluğunun(%81,0) hayat boyu alkol kullanmamış ve hayatları boyunca bağımlılık yapıcı uyuşturucu madde kullanmamış olmalarına (%97,4) sevindim…
Hiç fena değil….
5 üstünden 3
Sadate gelirsek eğer, Aile yılında hane halkı sağlık karnemiz geçer ve bize hala yapılması gerekenler olduğuna işaret ediyor.
Eğitim öğretim dönemi artık bitti, okullar kapanmak üzere, öğrenci karneleri hazır…
Peki, sorarım size, dürüstçe yanıtlayın lütfen, kendi sağlığınıza kaç puan verirsiniz?….
Yoksa gelsin hayat bildiği gibi mi?