Çocuk bölümünün çok sevilen yüzü Prof.Dr. Selçuk Yüksel ne yazık ki pek yakında aramızdan ayrılıyor….

Kulağıma gelen haberlere göre sağlığı bozulan babasına daha yakın olabilmek için başka bir üniversiteye geçiyormuş…

Yani bizi bırakıyor…

Bilmeyenlere onu şöyle tanıtırım… 1994’te İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Üniversitesinde tıp eğitiminin ardından, 98’te Ankara Dışkapı Çocuk Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesinden çocuk hastalıkları uzmanlığını aldı. Bursa Dörtçelik Çocuk hastanesinde görev yaptı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji yan dal uzmanlığını tamamladı. 2009’da üniversitemize yardımcı doçent olarak atandı  Bir yıl sonra doçent, yedi yıl sonra profesörlük ünvanı alan sayın Yüksel, halen nefroloji anabilim dalında görev yapmaktadır…

Çocuklar için yıllarca gece gündüz büyük özveri ile çalışmaktan söz ediyorum kısacası ….

Hasta olmak zordur hele bir de hastanız; göz bebeği evladınız, masum bir çocuk,  hayata yeni gözünü açmış bir bebek, doğru müdahale ile hayatının geri kalanın sapasağlam geçirmeye hazır körpe bir beden olunca; insan ne yapacağını ne diyeceğini inanın bilemiyor...

Derdim var diyemeyeni  ustalıkla ele almak, lep demeden leblebiyi anlamak ve ikna edip canı yanmadan tedavi etmek ne demektir anlıyor musunuz?….

Doğruluktan taviz vermeyen, sözünden caymayan, organize çabaların ve iletişimin gurusu saygın duruşunu nereye koyalım?….

Ya sigara karşıtlığında Dünya Sağlık Örgütünün üzerinde çalıştığı dumansız kampüs uygulaması tanıtımında bize verdiği sahici desteğe ne demeli?

Kendi adıma söylüyorum onu unutmayacağım…Neden mi?

İşte tam sırası anlatıyorum….

Hocamız başhekim iken  aynı zamanda üniversitenin bilimsel dergisinde editörlük görevi de devam etmekteydi. Emek verdiğim özgün makalemi dergiye yollamış, olumsuz karar alınca, öfkemi gizlememiş sağlık müdürlüğü bünyesinde çalıştığım dönemlerden bende kalan ağır hak kayıpları, dışlanma duygusu, katmerli mobinglerin korkusu hala yüreğimdeyken ve  o korkunun ölümcül gölgesi üstümden gitmememişken,  bastım dilekçeyi, karara itiraz ettim…

Gittin kızm sen dedim ama nafile ok yaydan çıkmıştı bir kere….Bir kaç hafta geçti geçmedi, bir personel, karara itirazıma yanıt olarak yollandığı çok açık olan kalın bir dosyayı bıraktı kapıma….Pandemi döneminde olunca mesafemi krouyarak aldım, içinde redde gerekçe olacak ayrıntılar vardı,  ilgi ile okudum. Küçük dilimi yutacaktım, ilk kez, tekarar ediyorum, ilk kez  bir kişi tarafından hesaba alınıp, yanıta değer görülmüştüm….

 O dosya hala bende, ayrılış yemeğinde kendisine takdim edilmek için odamda bekliyor….

Ben sizden razıyım, hakta sizden razı olsun sayın hocam….                                                                                          Hoşça ve hep dostça kalın…