Eşitlik hukukunu, kardeşlik bayrağını en yükseğe çıkarmanın vakti geldi. Dün 3-5 satırlık bir haber düştü ajanslardan, Çin Halk Cumhuriyeti, Doğu Türkistan’da Ramazan bayramında meydana gelen olaylarda 1000 civarında Uygur Türk’ünü katletmişti. Olaylar sonrası yapılan yargılamalarda 27 Uygur Türk’ünü idam, 9 kişi ömür boyu hapis, 20 kişi de 4 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırıldığını öğrendik.

Peki Uygur Türklerinin suçu neydi? Ramazan ibadetlerini gerçekleştirdikleri, oruç tuttukları, camiye gidip namaz kıldıkları ve kurban kesme eylemlerinde bulunduğu için Müslüman Uygur Türkleri, Çin devlet zulmü altında kalmışlardır. Unutmayın Doğu Türkistan’da sakallılar ve başörtülü kardeşlerimiz ulaşım araçlarına binemiyor, çünkü yasak!

Sevgili Türk, Kürt, Sünni, Alevi, Çerkez kardeşim, Gazze’den Urumçi’ye, Kobane’den Karabağ’a, Yarkent’ten Diyarbakır’a devletlerin suni sınırlarına sığmayan asırlık kardeşlik hukukumuz birdir. Bize düşen nerede ezilen, zulüm gören bir insan evladı varsa, ırkına, dinine, diline, cinsiyetine, bakılmaksızın destek olmaktır.

Kobane için sokağa dökülen ey güzel kardeşim! bir diğer elinle de Urumçi’de, Yarkent’te yapılan faşist Çin zulümüne de ses çıkarmandır. Türk kardeşlerine de sahip çıkman, insanlık davanı daha da yüceltir.

Türkmen, Uygur kardeşlerimin başına bir şey geldiğinde doğrudan canı acıyan, soydaşım diye inleyen, kardeşim diye sesini ulu dağların ardında bozkurtlara ulaştıran güzel kardeşim, sen de Kobane, Gazze, Kerkük ve Dersim ya da yer yüzünde herhangi bir noktada canı acıyan kardeşlerinin çığlıklarına sağır olma!
Urumçi düşerse, Kobane de düşer; Kobane düşerse, Karabağ da düşer hepsi bir kenara, insanlık onuru ayaklar altına alınır. Bize düşen öncelikle insan olmanın getirdiği sorumlulukla kardeşlik bayrağına sımsıkı sarılmaktır. Yapay sınırlar bir kenara, duyguların ve sevginin sınırı olmadığı bir dünyada küresel bir direniş tertiplemektir.

Kürt olmadan Kobane’ye sahip çıktığımız, Kemalist olmadan da Atatürk büstlerine yapılan alçak saldırılara karşı çıktığımız gün, işte gerçekten barış kavramından bahsedebiliriz.