Bayram seyran derken bir bakıyoruzki bir çok sivil toplum kuruluşu üremiş. Varlığından ancak şurda burda görürsek haberdar olabiliyoruz.
peki ne işe yararlar dersiniz ? 

Genelleme yaparsak elbette haksızlık olur . Birçok dernek görevini bilhakkın ifa ederken ,yüreğimizi sızlatan ise  Oda , Birlik  ,Tarım koop. türü şeyler.

Odalar genel itibarıyla Demirel zamanında  iktidarın ,siyasi olmayan  ayağını güçlendirme düşüncesiyle açılmış. Yıl 1960 lara dönersek , ziraat odasının etkin görevle işe başladığını ,tarım müdürlüklerinin henüz çiftciye inmede zorlandığı ve kayıt altına almada yetersiz alt yapısı nedeniyle , boşluğu doldurur bir niteliğinin varlığını tespit edebiliyoruz. Şimdi ise Tarım müdürlükleri Ziraat odalarından daha etkin bir şekilde Tarımı kayıt altına almıştır. Çiftcinin ÇKS ( çiftci kayıt sistemi)  göre zirai mücadele zamanları bile sms olarak gelmektedir.Ziraat odasının fonksiyonelliği ise başkanın özel gayretiyle rutin dışında birşeyler olursa oluyor. Çiftci ise aidatını ödemeye devam ediyor. Ne kazandırıyor dersiniz çiftciye ? sadece aidat ödemek ... bu kadar ..

Sulama birlikleride DSİ inin su dağıtımında devlet memuru zihniyetiyle hareket edip operasyonel işleri yapamaması nedeniyle birliklere devretti. Görünüşte güzel. teoride güzel. peki uygulamada ?  Seçilen birlik başkanını muhtarlar ve üyeler seçiyor. Sayısı son derece az olan ve temsilde adaletin olmadığı bu birliklerde yolsuzluk furyası ise müfettişlerin nerdeyse tüm zamanını alır duruma getirdi. Tarım müdürlükleriyle entegre olmamasın da etkisiyle  keyfi ve despot uygulamaların merkezi haline geldi. Seçilen üyelerin rant peşinde eşantiyon sulama taleplerinin  siayseten organize edildiği yer haline geldi. Çözüm nedir derseniz aşağıda birer satırla yazacağım.

Tarımsal kalkınma kooperatifleride , kurulan devasa soğuk hava depoları , paketleme tesisleri , vb. Devlet yardımıyla yapılıp ,nedense bir türlü kar etmeyen ama başındaki kişilerin bir anda parladığı bir yer haline geliveriyor. Tarım müdürümüzün gayretli ve özverili çalışmalarıyla heyecan içinde yapılan tesisler neden icralık hale düşüyor diye araştırırsak elbette temelinde insan davranışı hususu geliyor. Kurulan trilyonluk tesislerin ilk faaliyet alanı üyelerin yine beleş rant elde etme sevdası işi bu noktalara düşürüyor.İlimizde Tarımsal kooperatiflere verilen hibe ve destekler özel sektöre verilmiş olsa idi şayet , İlimizin tarımsal değerlerine çok büyük katkı sağlayacağına herkes aşikar gözüyle bakmaktaydı. Devlet hem vergi alır ,zarar etmez, hem tesisler daha performanslı ve işlevsel çalışır hemde istihdam sağlardı.

Kamu menfaatine çalışıyor diye görünen bu yerlerin çoğu maalesef kokuşmuş durumdadır. O koltuklara oturanların uzun yıllar kök saldığını ve ve değişmediğini görüyoruz. Hatta bazıları öyle fosilleştiki 44 yıldır değiş(tirile)meyenlerin olduğunu bile görüyoruz. 

Özet olarak ;
Ziraat odalarının işini bugün Tarım müdürlükleri yapmaktadır. Fonksiyonelliği kalmamıştır.

Sulama birlikleri ,devlete ve çiftciye yük ve ziyandan başka birşey değildir. Derhal sağlam bir protokolle özelleştirilmelidir.  

Tarımsal kalkınma kooperatiflerine verilen destek kaldırılmalı aynı şartlarda Tarım Şirketlerine yapılmalı hatta teşvik edilmelidir. 
  
Bizler STK ları beceremiyoruz. Topluma her konuda demokrasi dediğimizde bir gömlek büyük geliyor . Devlet ,hantal yapısını fedakar memurlarıyla aşmaya başladı artık. Eski memuriyet düzeninin kaldığını sanmıyorum. Rüşvet adını duymaz olduk. Mevcut iktidarın sağ duyulu kadroları müdür memur tavsiye ederken benim adamım diye değil , Şu kişi bu işi daha iyi yapar zihniyetiyle hareket ettiği için görev ehline verilmiş oluyor. 

Kanayan yaramız STK larının yeniden ele alınması gereğidir. 

Suya sabuna dokunmazmış .. Şu pise bak denilen insanlardan olmayalım. Nerede bir yanlışlık gördüyseniz gücümüz  nispetinde düzeltmeye çalışalım.