Parkinson hastalığının, beynin hareket sisteminden sorumlu bazı bölgelerindeki hücre ölümü sonucu, dopamin denilen maddenin eksikliği ile ortaya çıkan bir rahatsızlık olduğunu dile getiren Denizli Devlet Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Mustafa Çam, yaşa bağlı görülme riskinin de arttığını söyledi. Çam: “Dünya üzerinde yaklaşık 10 milyon kadar Parkinson hastası olduğu tahmin edilmektedir. Ülkemizdeki tahmini rakam ise 150.000 civarındadır. Yaş ile birlikte Parkinson hastalığı olasılığı artış gösterip, 65 yaş üzerinde 1/100’leri bulsa da, daha genç yaşlarda da bu hastalığa yakalanmak muhtemeldir. Genetik geçiş de söz konusudur. Parkinson, yavaş ve sinsi seyreden bir hastalıktır. Genellikle ilk belirtisi, ellerde ya da ayaklarda titreme şeklinde bilinir. Fakat bu titreme istirahat halinde olan bir titremedir. Hareket halinde olan titreme; esansiyel tremor adını verdiğimiz başka bir hastalıktır. Titreme dışında yürüme güçlüğü, hareketlerde yavaşlama, yüz ifadelerinin azalması, unutkanlık, düşmeler hatta bazen depresyon gibi bulgular ile kendini gösterir. Bu tip bulguları olan hastaların en yakın Nöroloji Uzmanı bulunan bir sağlık merkezine başvurmaları tedavileri açısından olumlu olur” diye konuştu. 

Parkinson Hastalığında Tedavi Nasıl Olmalı?
Nöroloji Uzmanı Dr. Mustafa Çam, yavaş seyirli ve kişiye göre farklılıklar göstermesi nedeniyle Parkinson Hastalığında tedavide en önemli faktörün hekimle uyum olduğunu belirterek tedavisi hakkında şunları söyledi: “Hastalığın tedavisinde en önemli unsur, eksilen madde olan dopamini yerine koymaktır. Ancak bunu yaparken çeşitli moleküllerden faydalanılır ve hastaya göre doğrusu hangisi ise o seçilir. Bu amaçla dopamin içeren ilaçlar, beyinde dopamin salınımını arttıran ve azalmasını yavaşlatan ilaçlar kullanılır. Uzun soluklu bir tedavi sürecidir. Hastalık ilerledikçe tedavide değişiklikler gerekebilir, buna yine hastanın durumuna göre karar verilir. Hastanın durumunda tedavi ile birlikte azalma olmazsa cerrahi tedavi yapılabilmektedir.  Parkinson hastalığına eşlik eden diğer sorunlara da müdahalede bulunmak gerekir. Tanı konduktan sonraki amaç, tedavi ile yaşam kalitesini olabildiğince arttırabilmektir” dedi.