Genelde 50'nin üzerindeki yaşlarda görülen ve su çiçeği geçirmiş olan herkesin Zona hastalığına yakalanabileceğini belirten Denizli Servergazi Devlet Hastanesi Cildiye Uz. Dr. Osman Aydın; “Suçiçeği ve zona hastalığına sebep olan virüs aynıdır. Bu virüs insan vücuduna ilk girişinde suçiçeği hastalığına sebep olur. Daha sonra sinir köküne yerleşir, pasif bir şekilde uykuda bekler. Ne zaman kişide stres, üzüntü, uykusuzluk, yorgunluk ve ağır bir hastalıkla (kanser ve AİDS) vücut direnci düşerse zona virüsü uyanır ve çoğalarak sinir boyunca ilerler. Daha sonra kızarıklık ve 2 – 3 hafta kadar süren şeffaf su kabarcıkları meydana gelir. Bu kabarcıklar koyu renkli kan ile dolar, sonra kabuklanır ve iyileşmeye başlar” dedi.  Hastalığın il günlerinde döküntü olmadığını zonanın çıkacağı bölgede kaşınma, batma bazen ağrı gibi şikâyetlerin oluşabileceğini söyleyen Aydın; “Bu dönemde zonanın çıkacağı bölgelerde görülen ağrılar, kalp ağrısı, apandist, migren gibi hastalıklarla karışabilir. Dolayısıyla hasta bu branşlarda çok sayıda gereksiz tetkiklerle zaman kaybedebilir. Deride kabarcıklar çıkınca tanı konabilir.  Zona en sık göğüs bölgesinde görülmekle beraber(%55), yüz, baş bölgesi, kollar, bacaklar, kulak gibi vücudumuzun pek çok bölgesinde de oluşabilir” dedi. 

Zona Hastalığında Bilinmesi Gereken Önemli Noktalar 
Zonanın bulaşıcı bir hastalık olmadığını sadece suçiçeği geçirmemiş olan kişilere bulaşabileceğini söyleyen Osman Aydın zona hastalığında bilinmesi gereken önemli noktalara şu şekilde değindi: “ Zona sağlıklı kişilerde birkaç hafta içinde kendiliğinden iyileşir. Verilen tedavinin amacı döküntü ve ağrı süresini kısaltarak istenmeyen başka hastalıkların gelişmesini önlemektir. Zona görülme sıklığı yaşlılarda, ateşli hastalık geçirenlerde, kemoterapi alan hastalarda, organ nakli olan kişilerde ve şeker hastalarında artmıştır.  Zona tanısının erken konması ve erken tedaviye başlanması zona sonrası ağrı gelişimini engeller. Geç başlayan tedavi virüsün sinirde yapacağı tahribatı arttırır. Özellikle yaşlı ve direnci düşük hastalarda tedavisi gecikirse aylar süren zona sonrası ağrılar görülür. Ciltteki yaralar düzelse bile sinir hasarı nedeniyle dayanılmaz ağrılar devam edebilir. Bu nedenle tedaviye döküntü başladıktan sonraki ilk 72 saatte başlanmalıdır.  Zona az da olsa baş bölgesini, yüzü ve gözleri etkileyebilir. Özellikle gözü etkileyen zonada hemen tedaviye başlanmalıdır. Zona genellikle vücudun bir yarısında görülür. ( gövdenin sağ tarafında döküntüler varsa sola geçmez) Zona bulaşıcı olmayıp sadece suçiçeği geçirmiş olanlara bulaşabilmektedir. Fakat bu kişilerde zona değil, suçiçeği gelişir. İnsanların zona geçirme ihtimali tüm yaşam boyunca ortalama yüzde 15 – 20’dir. Sağlıklı kişilerde ikinci kez tekrarı nadir görülür” dedi. 
Cildiye Uz. Dr. Osman Aydın son olarak tedavide istirahat ve iyi beslenmenin önemli olduğunu, sistematik intiviral ilaçlar, B vitaminleri, ağrı kontrolü için ağrı kesici, sulu pansuman ve antibiyotikle kremlerin kullanıldığını fakat bunların öncesinde bir uzman hekime başvurulması gerektiğini sözlerine ekledi.