Türkiye’nin otoriter bir döneme girdiğini herkesin görmesi gerektiğini söyleyen Tekin, “Neredeyse her şeye karar veren tek kişinin olduğu ülke haline geliyoruz. Parlamento'nun ne yapıp yapmayacağına, yargı mensuplarının nasıl karar verip vermeyeceğine, nerede miting olup olmayacağına, kiminle nasıl bir planlama yapılıp yapılmayacağına, nerede cami yapılıp yapılmayacağına, kimin ne içip içmeyeceğine tek kişi karar veriyor. O da padişahım yaşa Sayın Tayyip Erdoğan.” dedi.

‘BU ÜLKENİN SAHİBİ CHP’DİR’

Taksim'de bir çukuru korumak için onlarca mobese kamerası koyulduğunu ileri süren Genel Başkan Yardımcısı Tekin, “CHP’nin milletvekillerine, sendikacılara gaz sıkmak için şehrin dört tarafına mobese kamera sistemi koyacaksınız. En stratejik, en kritik savaşın olduğu bölgede mobese sistemleriniz çalışmayacak, karartılmış olacak. Bunu kabul etmek mümkün değil. Basını susturabilirsiniz, televizyonları karartabilirsiniz ama unutmayın ki bu ülkenin sahipleri var. Bu ülkenin sahibi de CHP’dir. CHP bundan sonra 24 saat sokaklarda olacak. Nerede sorun varsa, nerede mağduriyet varsa biz orada olacağız.” diye konuştu.

‘BU ÇERÇEVEDE SORU SORUN’

Gazetecilere, kendisine özellikle Reyhanlı'daki olaylarla ilgili sorular sormasını isteyen Gürsel Tekin, “Demokrasiyle ilgili sorularınız varsa kısıtlanmış, yasaklanmış özgürlüklerle ilgili soru varsa bunlara cevap vermek istiyorum. 12 Eylül dahil olmak üzere televizyonlarınız karartılmadı. 12 Eylül döneminde gazetelerinize yasak getirilmedi. Mümkünse bu çerçevede soru sorarsanız, cevap vermek istiyorum. Bunu hangi vicdan kabul edebilir? Siz Taksim'de bir çukuru korumak için onlarca mobese sistemi kuracaksınız, bütün feryatlarımıza rağmen Reyhanlı'da önlem almayacaksınız. Reyhanlı'da bütün mobese sistemlerini karartacaksınız, bu kabul edilebilir mi? Bu ne vicdansızlıktır? Bu ne Allah'sızlıktır? Kim buna cevap verecek? 'Nasıl olsa televizyonlarda, gazetelerde seslerini kesmişiz, istediğimizi söyleriz.' Bu anlayışı kabul etmek mümkün olabilir mi? şeklinde konuştu.