Eğitim-Bir-Sen Genel Merkez Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın’ın konuşmacı olarak katıldığı programa sendika üyesi kadınlar ve kadın sendikacılar; çalışma hayatında kadınların sorunları ve çözümüne dair konularda değerlendirmelerde bulundular.

Programın açılışında konuşan Eğitim-Bir-Sen Denizli Kadınlar Komisyonu Başkanı Nuran Özbellek; “Kadın üyelerimiz, kadın liderlerimiz, kadın örgütlenmemiz; ‘’ Kadınca bakmak, kadın gözünden tespitler, kadınca çözümler ‘’ gibi cinsiyet odaklı sendikacılığı değil, gündeme dair her konuda içinde kadınlarla ilgili konu olsun olmasın her sorunda her konuda sahaya çıktı. Kadınlar komisyonu olarak ne kadın hakları mücadelesinin altını cinsiyetçilikle oyuyoruz, ne de emek mücadelesi diyerek ideoloji taşeronluğu yapıyoruz. Bugün yaklaşık yarım milyon kadın kamu görevlisi sendikalarımızda örgütlüyse bunun nedeni kuruluş kodlarımızın toplumsal dokuyla olan uyumudur.” ifadelerinde bulundu.

Türkiye’de kamu görevlilerinin ve özellikle de kadın kamu görevlilerinin sorunlarının çözümünde Eğitim-Bir-Sen olarak terimiz var, izimiz var, imzamız var diyen Şube Başkanı Feyzullah Öselmiş; “Kadın, aileden başlayarak toplumun tüm katmanlarının taşıyıcı unsuru, nesilleri yetiştiren öğretmen, çalışma hayatının önemli aktörü olduğunu belirtti.

Programda kadın üyelere hitap eden Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın ise çalışma hayatının öznesi olan kadınların emek mücadelesinde de öncülük yapma hayallerini adım adım gerçekleştirdiklerini vurgulayarak, “Bugün lider kadın kadromuz, çeyrek asırlık emek mücadelemizin misyon taşıyıcıları oldu. Bin yıllık vesayet hayali kuranları tarihin çöp sepetine atan irade, 12 milyon imza ile kamusal alan yalanını çalışma hayatından söküp atan güç, 15 Temmuz hain darbe girişiminde tankların önündeki inanç olarak duruyoruz, Bizler, ‘Dünya 5’ten emek sermayeden büyüktür’ düsturunu sendikacılığa taşıyan meşaleyiz” ifadelerini kullandı.

Tüm dünyada büyük bir şiddet sarmalı yaşandığına vurgu yapan Sıdıka Aydın, kadınların şiddetle aynı cümlede bile bulunmasının kadınları incittiğini ancak günümüzde şiddetin kadınla birlikte anılan bir eyleme dönüştüğünü söyleyerek, “Bize göre şiddet bir cinsiyet değil şahsiyet meselesidir. Katmanlıdır, kök nedenleri vardır.  Bundan dolayı da şiddetin ancak proaktif çözümlerle önleneceğine inanıyoruz. Bunun yanında toplumsal yaşamdaki şiddet, iş yerlerimize de sızmış durumda. Kamu hizmeti verirken okulda veli şiddeti,  hastanelerde hasta ve hasta yakını şiddetine maruz kalıyoruz. Şiddetin mobbing hali çalışma hayatında bir virüs gibi dolaşmakta, tükenmişlik, ağır travmalarla toplumsal hayatı tehdit etmektedir. İş yaşamında şiddetin önlenmesi için gerekli kanuni düzenlemelerin yapılması zaruridir.  Eylemlerimizde, söylemlerimizde, toplu sözleşmelerde bu gerçeğe işaret ediyoruz. Kadınlar Komisyonları olarak şiddet ve mobbingin çalışma hayatının tamamından sökülüp atılması için  mücadele ettik, etmeye de devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.