Denizli Tekstil ve Giyim Sanayicileri Derneği (DETGİS) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Dal, 1,5 milyar dolar ihracat yapan tekstil ve konfeksiyoncunun ileriki yıllarda para kazanması için teknik ve yenilikçi tekstillere yönelmesi gerektiğini söyledi. Kendini yenilemeyen firmaların kilogramı 10 Avrodan, yüzde 5-15 aralığındaki kar marjı ile havlu üretip satmayla sektörün gelişemeyeceğini belirten DETGİS Başkanı Dal, “Gelecekte tekstilde daha fazla kazanç sağlamının formülü moda-tasarım, ARGE ve teknik tekstillerde. Ülkemizin savunma sanayinde ve medikal tekstillerde önü çok açık. Konfeksiyonda pazarımız belli, ancak teknik tekstillerde az gelişmiş ülkelerden, çok gelişmiş ülkelere kadar geniş bir yelpazeye satış yapmamız mümkün” dedi.
Denizlili tekstilcilerin kaliteli üretimden vazgeçmemeleri ve rekabetten korkmamaları gerektiğini belirten İsa Dal, “Hiçbir zaman rekabetten korkmamamız gerekiyor. Rekabet bizi geliştirir. Bırakın sizi taklit etsinler, siz taklit edilebiliyorsanız, zaten bir sonraki adımınızı atar konumda olacaksınız. Cesur olun, bilgiyi paylaşmaktan korkmayın. Tekstilde endüstriyel gelişim için proje kültürüne sahip olmak çok önemli. Tasarım ve markanın önemini yaşamsal alanımızda da ön plana çıkarmalıyız” diye konuştu.

Elyaf enstitüsüne talip olmalıyız

Denizli’nin tekstilin 1. liginde olabilmesi için kullanacağı elyafını da kendisinin üretmesi gerektiğini anlatan İsa Dal, dünya ülkelerinde elyaf endüstrisi ile ilgili birçok örneklerin bulunduğunu söyledi. Dal, “Denizli olarak biz tekstil dünya liginde 1. ligde olacaksak, o zaman temel hammadde olan elyaf üretimini kendimiz yapmamız gerekir. Kullanımı her alanda yaygınlaşan karbon lifinin, sadece dünyada 3 üreticisi bulunmakta. Bizim bu ve buna benzer elyaf üretecek ve geliştirecek bir enstitüye ihtiyacımız var.  Bu enstitüye Denizli olarak talip olmamız gerekiyor.” Dedi. Denizli’deki tüm firmaların tasarımın önemini bilmesine rağmen alışıla gelmiş ‘tasarım’ anlayışını bir türlü değiştiremediklerini vurgulayan Dal, “Günümüzde tasarımcının elinin değmediği ürün yok diyebiliriz ama gelecekte tasarımcının elinin değmediği ürün satılamayacak. Tasarım hem somut hem de somut anlamında daha fazla önem kazanacak. Ancak bugün alışılageldiğimiz tasarım anlayışımız ve tasarımcıya bakışımız ile sınıfta kalırız. Dört duvar arasında tasarımcıdan verim bekleyemezsiniz. En büyük ressamlar ve sanatçılar, modacılar hep farklı mekânlarda, farklı insanlardan etkileşim ile unutulmaz eserler ortaya koymuşlardır.” Dedi