Teknolojinin ve bilişim sistemlerinin gelişmesi ile bilişim suçlarında çok büyük artış meydana gelmiştir. Günümüzde en çok karşılaşılan bilişim suçları bilişim sistemlerinin kullanılması yolu ile nitelikli dolandırıcılık, banka kartlarının kopyalanarak ele geçirilmesi şeklinde ki suçlardır. Bu suçların önüne geçmek adli birimler gerekli önlemleri alır ve bu suçların takibini yapar.

Bilişim Suçları Nasıl Tespit Edilir?

Bilişim suçuna uğrayan suçtan zarar gören müşteki bu yasa dışı fiilden sonra kendisine en yakın polis karakoluna, yetkili savcılığa başvuru yaparak. Kim veya kimler tarafından dolandırılmış ise şikayet eder. İşlemlerin yetkili ve uzman kişiler aracılığı ile yapılmasını isterse bilişim suçları avukatı ile çalışabilir. Günümüzde bilişim davalarına bakan uzman bilişim avukatları vasıtası ile bu suçlar tespit edilebilir. Adli kolluk birimlerine gerekli şikayetler yapılır. 

Bilişim alanı teknolojinin gelişmesi ile işlenilen bilişim suçlarının alan çok genişlemiştir. Bu sebeple bilişim avukatı bilişim suçlarında müvekkili suçtan zarar görmüşse suçtan zarar gören müşteki müvekkili adına savcılığa suç duyurusunda bulunur.  Suç duyurusu işlemleri ile  gerekli araştırmaların yapılaması için hukuki işlemlere başlanır. Soruşturma işlemlerinde eksik işlemler varsa talep tedbir talebinde bulunur. 

Bilişim suçuna dair yapılan yargılamada müşteki olan müvekkilinin mağduriyetini en net şekilde ortaya koyar. Suçu işleyen faillerin savcılığın iddianamesine istinaden cezalandırılmasını talep edebilir. Yargılama işlemlerinin erklerinden biri olan bilişim avukatı adaletin tecelli etmesini sağlamak için tüm hukuki işlemleri yerine getirir.

Bilişim avukatının temsil ettiği kişi suçu işlediği iddia edilen şüpheli ise soruşturma evresinde müvekkilini savunur. Şüpheli hakkında sulh ceza hakimliği tarafından adli kontrol kararı verilmişse Sulh ceza hakimliğinin verdiği karara karşı yetkili Asliye Ceza Mahkemesine adli kontrol kararına itiraz talebinde bulunur. Önceki kanun yönetmeliğinde sonraki numaralı sulh ceza hakimliğine başvurma işlemleri devam ederken yeni düzenleme ile gerekli başvurular artık yetkili asliye ceza mahkemesine yapılmıştır.

Sulh ceza hakimliği bu tür suçlarda çoğunlukla adli kontrol kararı verdiği için bu durum üzerinde durduk. Çoğunlukla tutuksuz yargılaması yapılan bilişim suçları davalarında ceza mahkemelerinde güçlü beyanları ile savunur. Ceza davalarında sanık olarak yargılanan müvekkilinin beraat etmesini veya en alt sınırdan cezalandırılmasını sağlamak için gerekçeli savunmalar yapar. Bu sebeple alanında uzman bilişim suçları avukatı ile çalışmak bu suçtan zarar gören ve yargılanan kişiler açısından çok faydalı olacaktır. 

Bilişim Suçları ve  Cezaları Nelerdir?

Bilişim suçları ve cezalarını Yargıtay kararları ile örneklendirerek sizlere açıklayacağız.

İlgili Yargıtay kararında;

Öğretide ise bilişim sistemi hakkında şunlar söylenmektedir:

Bilişim sistemi denince akla önce bilgisayar ve internet gelmekte ise de, bilişim sisteminin kapsamı çok geniş olup, bilginin toplanmasında, işlenmesinde, depolanmasında, ağlar aracılığıyla bir yerden bir yere iletilip kullanıcıların hizmetine sunulmasında kullanılan iletişim ve bilgisayarlar dâhil bütün teknolojileri kapsar.

O halde bilişim sistemi öncelikle bilişim teknolojisini kapsamalıdır.

Peki bilişim teknolojisi nedir? Bilişim teknolojisi, iletişim ve bilgisayar sistemleriyle bağlanabilen bilgi hizmetlerinin tamamı için kullanılan bir kavramdır. Yani bu kavram sadece bilgisayar donanım ve yazılımları ile veya internet ile sınırlı tutulmamalıdır.

Bilişim teknolojisi, yazılım, donanım, hizmetler ve ekipmanlar gibi 4 temel kategoriden oluşur.

Öğretide yer alan bu bilgilere göre bilişim sitemi şöyle tanımlanabilir: Yazılım, donanım, hizmetler ve ekipmanlardan oluşan teknolojiyi içinde barındıran sisteme bilişim sistemi denir.

Bu tanıma göre bilişim sistemi alet veya cihazdan ibaret olmayıp birden fazla bileşenden oluşur.

Dikkat edilirse hem TCK'nın 243. maddesinin gerekçesinde hem de Avrupa Konseyi Siber Suçluluk sözleşmesinde yer alan tanımlarda bir alet, makine veya teçhizattan söz edilmeyip, sistem ve tertibat kavramlarına yer verilmektedir.

Bu nedenle bilişim sisteminin kullanılması, bilişim sistemine dahil olan bileşenlerin bir kaçının kullanılmasından yahut bilişim teknolojisini barındıran bir aletin kullanılmasından ibaret olmayıp, sistemi oluşturan temel bileşenlerin kullanılmasıyla oluşur.

Çünkü bir hizmet sektörü veya herhangi bir aletin kendisi bilişim sistemi olmadığı halde, içerisinde sistemi oluşturan temel bileşenlerden bulunabilir. Bu anlamda bir bilgisayarın kendisine bilişim sistemi denmez. Ama içerisinde bilişim teknolojisi barındırır. Keza bir haberleşme cihazı olan telefon kendisi bir bilişim sistemi değildir ama; içlerinde komplike bilişim sistemleri barındıran uydular, santraller, baz istasyonları gibi birçok bileşenle birlikte hizmet verir. Bu nedenle içerisinde bilgisayar veya bilişim teknolojisi bulunan akıllı cep telefonlarının haberleşmede kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçlarında, bilişim sistemi araç olarak kullanılmış olmaz.

İnternete gelince; internetin çalışma sistemine baktığımızda bilgisayarlarda olduğu gibi bilişim sistemiyle çalışan bir hizmet sektörü olduğu görülür. Aynen bilişim teknolojisine sahip bir makine gibi... İnternet aynı zamanda bilişim sisteminin temel bileşenlerinden sadece birisi olduğundan bilgilerin bir yerden bir yere naklini sağlamaktadır. Bu nedenle tek başına internetin kullanılması ile Örneğin, internetten haber okunması, bir yazı yazılması ile bilişim sistemi araç olarak kullanılmış olmaz. Yine bilgisayar ve ağlar vasıtasıyla bir yazıcıdan çıktı alınması veya faks gönderilmesinden ibaret eylemler bilişim sisteminin araç olarak kullanılması değildir. Ancak bilişim sisteminin sağladığı kolaylıktan yararlanılmış olur. Bu nedenle TCK'nın 158/1-f maddesi uygulanmaz.

b) Mağdur bilişim sistemine güvenerek tasarrufta bulunmalıdır.

TCK'nın158/1-f maddesinin düzenlemesinin amacı bilişim sistemine olan güvenin ihlal edilmiş olmasıdır. Kişilerin bilişim sistemine olan güvenleri, onların bu sistemi kötüye kullananlar tarafından aldatılmalarını da kolaylaştırdığından yasa koyucu bu şekilde işlenen suçlara daha fazla ceza öngörmüştür. Bu nedenle zikredilen suçun işlenmesi, mağdurun dolandırılmasının bilişim sistemine olan güveninden kaynaklanmış olup olmadığı ile doğru orantılıdır. Yani mağdur bilişim sistemine olan güveninden dolayı, bu güveni kullanılarak aldatılmış olursa eylem TCK'nın 158/1-f maddesine uygun olur. Örneğin; internette alışveriş sitelerinden doğrudan yapılan alışverişler bilişim sistemine olan güvenden kaynaklanır. Yine sahte sitelerle dolandırılan mağdurlar bilişim sistemine güven duydukları için dolandırılmış olurlar. Ancak uyuşmazlığa konu somut olaydaki gibi, internet sitelerine ilan verdikten sonra sanıkların sistemle ilişkileri kesilir. Bırakmış oldukları ilan sadece mağdurların, faillerin telefonuna ulaşmalarını sağlar. Bu aşamadan sonra mağdurlarla görüşen failler onları ikna ederek dolandırmış

olurlar. Bu örnekte mağdurlar önceki örneklerden farklı olarak bilişim sistemine güvendikleri için değil, bizzat görüştükleri faillere inandıkları için dolandırılmış olurlar.

c) Sanık mağdurla karşı karşıya gelmemelidir.

Bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle işlenen dolandırıcılık suçlarının en belirgin özelliği, online alışveriş sitelerinden yapılan alışverişlerde olduğu gibi failin mağdur ile hiç bir şekilde doğrudan muhatap olmaması, sistemi kendisine perde etmiş olmasıdır. Bunun tek istisnası başkasının sosyal paylaşım sitesi şifrelerini ele geçiren failin, mağdurla yazılı veya sesli olarak irtibata geçmesidir. Fakat bu halde dahi fail, bilişim sisteminin arkasına saklanarak başkasının kimliği ile görüşme yapmaktadır.

Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya baktığımızda;

Sanık, internet sayfasına yazı yazmakla bilişim sisteminin unsurlarından sadece birisini kullanmıştır. Bu işlem sırasında otomatik işleme tabi tutulan bir veri bulunmadığından bilişim sistemi araç olarak kullanılmış olmaz.

Bilişim sistemi kullanılmış olsa bile sanık, ilandan sonra kendisini arayan mağdurla görüşüp pazarlık yapmış, hileli hareket; yani fiil haricen tamamlanmıştır. Fail menfaati de banka vasıtasıyla edinmiştir. İnternet sayfasına ilan vermek tek başına suç oluşturan bir eylem olmayıp hazırlık hareketi niteliğindedir. Hazırlık hareketini kanun cezalandırmadığından suç vasfı buna göre belirlenemez.

Mağdur bilişim sistemine duyduğu güven gereği değil, sanıkla görüşmesi sonucu sanığa duyduğu güven sonucu sanığın menfaat edinmesi için tasarrufta bulunmuştur.

İnternet, TCK 6. maddeye göre basın ve yayın sayılır. Bu husus bir çok ceza Dairesinin içtihadıyla sabittir. Sanık internetin sağladığı kolaylıktan yararlanmıştır.

Sonuç olarak; sanığın eylemi, bilişim sisteminin araç olarak kullanılması suretiyle değil; TCK'nın 6. maddesine göre elektronik kitle iletişim aracı olan internetin sağladığı kolaylıktan yararlanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu oluşturacağından yerel mahkeme kararının bozulması gerekirken onanmasına dair sayın çoğunluğun kararına katılmıyoruz.

Suç fiili icra hareketinde değil hazırlık hareketinde kaldığı için bilişim suçu işlenmemiştir. Bu sebeple bilişim sistemlerinin kullanılması yargılanan sanığa iyi hal indirimi ile 3 yıl 4 ay hapis cezası verilmemelidir. Yargıtay kararlarında buna rağmen bilişim sistemleri suçlarından en az 3 yıl hapis cezası verme durumları ortaya çıkabilir. Bu sebeple uzman bilişim avukatı ile çalışılması en avantajlı ve doğru bir durum olacaktır.