02.06.2010
İsrail, yaklaşık iki bin yıl devletsiz kalsa da kimliklerini yitirmemiş ve tarihin her döneminde varlıklarını korumuşlar. On dokuzuncu yüz yılın sonlarında ise devletlerini kirli/kanlı oyunlarla kurmuş ve Ortadoğu’yu kan gölü haline getirmişler. Kirli/ kanlı oyunlarına hiç son vermemiş ve her durumda da güçlü lobileri sayesinde kazançlı çıkarak daha da güçlenmişler, zulümlerini artırmışlar!
 Sorumsuzca yaptıkları vahşetin hesabını vermemek İsrail’i iyice şımarttı, ne yapsalar yanına kar kalacağı bir dünya var karşılarında. Bu durum güçlü bir İslam ülkesinin olmayışından da kaynaklanıyor. İkinci dünya savaşından sonra arkalarına aldıkları Batı dünyası, Hitler’in Yahudilere yaptıklarını da akıllarına getirince, İsrail’in yaptıklarına ses çıkartmadı. Böylelikle kendi günahlarının hesabını başka ülkelere özelde de Müslüman halklara çektirdi/çektiriyorlar!  
 İsrail, devletsiz kalmanın verdiği kinle içinde yaşadığı her toplum içinde lobi faaliyetleri yürüttü ve bu faaliyetleri çok iyi yönlendirdi. “Derin yapı” dünyanın her ülkesinde işlerliğini koruyor. İhtiyaç durumunda devreye giriyor. ABD, AB ve diğer gelişmiş ülkeler. Yani; özellikle gelişmiş ülkelerde… geri kalmış ülkeleri de bu ülkelerin “sopa”sıyla yola getiriyorlar.
 Yeri geldiğinde kendi halkına da aynı zulmü göstermekte bir beis görmüyor. İsrail devletini kurmak için dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Yahudileri nasıl Ortadoğu’ya gitmeye zorladıklarına bir bakmak lazım.
 Kirli örgütleri nasıl kurduklarına, nasıl maşa olarak kullandıklarına da, bu örgütlerin arka planlarına kime fayda sağladıklarına iyi bakmak gerekiyor; lobi faaliyetleri sayesinde kendilerini nasıl perdelediklerine de…. Dikkatli analiz edilmez ise bu tür terör faaliyetlerini doğru yorumlamakta pek mümkün olmuyor. Genelkurmay eski başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa’nın PKK terör olayları üzerine, “BBG evi gibi takip yapabiliyoruz” demesine rağmen bir gelişme gösteremedik. Alınan her tedbirin ardından bu tedbirlerin nasıl boşa çıkartıldığını gördü bu millet. En son İskenderun’da ki kışlamıza saldırı… şehit haberleriyle, sivil, insani yük taşıyan gemilere saldırı aynı saatlerde yapıldı.
İsrail ile yaptığımız anlaşmaları bilmiyoruz. İsrail’i ilk tanıyan ülkelerden biriyiz. Basın sektöründe güçlü olan bu ülke, işlediği terörden sonra dünya ve Türk basını iyi takip edilirse kendini belli ediyor! Sahneye koyulan oyunların nasıl ustalıkla bir birini takip ettiği görebiliyoruz! Aklı selim ile hareket etmez isek zaten arzu edilen tuzağa düşmüş olacağız!
 Hamasi nutuklarla İsrail’le mücadele etmek mümkün değil; çok sağlam bir sinirle akıllı ve dünyayı arkasına alarak lobi faaliyetlerini etkisizleştirici tedbirlerle mücadele etmek gerekiyor. Unutulmamalı ki; İsrail devleti buz dağının görünen kısmı, asıl İsrail ise buz dağının görünmeyen kısmında, bu görünmeyen kısım dünyanın her ülkesinde…
 Unutulmamalı ki; binlerce yıldır bir örümcek ağı gibi dünyayı saranlarla mücadele etmek için aynı yöntem ve aynı kararlılıkla çalışmak gerekiyor. Hiçbir çalışma göstermeden benzin alevi gibi parlayarak mücadele etmek mümkün değil. İşimize gelmese de maalesef gerçek böyle…
 İsrail’i asıl çıldırtan son yıllarda Türkiye’nin uygulamaya koyduğu diş politika anlayışıdır. 28 Şubat sürecinde istediği anlaşmaları istediği şekilde yürüten İsrail, 2002’den buyana ortaya konan dış politika nedeniyle, adeta ülkemize kinle saldırmakta bunu da her platformda belli etmektedir. En son yapılanlarda bunun bir örneğidir. Türkiye aynı politikalara devam eder başarılı çalışmalarını artırabilirse bu yaptıkları İsrail’in son çırpınışları olacaktır. (İnşallah)
 Aynı zamanda iç politikaya ve bu yazın sıcak geçeceğine de dikkat etmek gerekiyor. Unutulmamalıdır ki, İsrail yalnız dışarıdan değil bizi içeriden de karıştırmak için elinden geleni yapacaktır. Referanduma kadar ki süreçte bu yol haritasının en iyi göstergesi olacaktır.
 Bize düşen en azında dualarımızla ülkemize, Müslümanlara ve bütün insanlığa destek olmak, neyin hayırlı olduğunu bilemesek de Allah’tan hep hayrı dilemek olacaktır! Unutulmamalı, herkesin bir planı varsa Allah’ın da bir planı vardır!