Eyvaahh bir 16 Ağustos daha geldi.Yine dağlanacak yüreğim, yine sızlayacak burnumun direği..Yine ağlayacağım hıçkıra hıçkıra içimden..Sesim çıkmayacak belki, ağladığım fark edilmeyecek dışarıdan.Ama biliyorum ki…Hüngür hüngür ağlayacağım, gözümde yaş kalmamacasına..
Yine böyle bir 16 Ağustos günü..sene 1986..Kurban Bayramı..Bizim çınar ağacımız,arkamızda ki koskoca dağ, fırtınalı açık denizlerde sığındığımız emniyetli limanımız,o çatık kaşları altında boncuk mavisi gözlerine bakınca güç aldığımız, babam dediğim, canım ciğerim, adam gibi adam..O boncuk mavisi gözlerinde görmeyi hiç istemediğim bulutların arasından şöyle bir baktı, çok şeyler söylemek ister gibi kıpırdattı dudaklarını, fısıldadı..sadece ALLAH (c.c) lafzı döküldü dudaklarından….Ve son bir nefes..
Yıkılan bir dünyaydı başıma…Hayallerim, gençliğim,umudum her şeyim….
O bayramın birinci günü çiviyle çakıldı kafama…Asla çıkmamacasına..En güzel bayramlardan biri, artık buruk geçen bir bayram oldu ..Ne zaman bayram olsa, ne zaman babalı bir çocuk görsem, yaş her ne kadar 50  olsa da sızlar burnumun direği..Sulanır gözlerim..ve çekilir bir köşeye ağlarım gizli gizli…
Adam gibi adam ..Benim sevgili BABAM….27 yıl bitiyor  sen gideli..Her zaman eksik bir yanım…Diğer eksik yanımı tamamlayan aslan gibi bir torunun var adını taşıyan…Ona bakıp bakıp anıyorum seni..Ve biliyor musun babam…  görmese de hiç seni..O da çok seviyor seni…..Ve bir de gelinin var ..Tastamam senin istediğin gibi…Kısacası BABAM….HERŞEYİM TAMAM DA BİR SENSİN NOKSAN..

Dostlar bir Fatihanızı esirgemeyin bu acizin babasından…
DOSTÇA KALIN HOŞÇA KALIN…