Tarih 11 Eylül 2001’i gösterdiğinde ABD, El-Kaide tarafından düzenlendiği iddia edilen 4 saldırıya maruz kaldı. Meşhur İkiz Kuleler ve Pentagon’a üç uçakla yapılan ve muhtemelen dördüncü uçağın da ABD Senato binası veya Beyaz Saray’a düşürülmesi planlanmıştı. İlk üç uçak hedeflerine ulaştı lakin dördüncü uçak boş araziye düşerek saldırı engellenmiş oldu. Daha sonrasında tüm NATO ülkeleri El-Kaide’yi ve İslamcı örgütleri terörist olarak nitelendirdi. Buraya kadar hiçbir sorun yok. NATO anlaşmasının beşinci maddesi gereğince bunun olması zaten beklenen bir şeydi. NATO üyesi olmayan Ukrayna için bile bu maddeyi temel alarak Rusya’ya karşı operasyon yapılması bile tartışıldı. NATO üyesi olmayan Ukrayna için BİLE bu düşünüldü.
Ancak Türkiye mevzu bahis olduğunda bu maddeyi kimse gündeme bile getirmedi. Yıllarca PKK terör örgütünün Türkiye’de belki binlerce saldırı gerçekleştirdi, ASALA terör örgütünün saldırılarına maruz kaldı, İŞİD’in roketlerine bombalarına maruz kaldı, FETÖ’nün suikastlarına ve darbe girişimine rağmen bu örgütlere hiçbir karşı tavır takınılmadı. ABD, hem Afganistan hem Irak’ta tartışmalı birçok eylemle birlikte işgaller gerçekleştirdi herkes onlara destek oldu. Konu ne zaman Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve güvenliği olduysa o zaman herkes suspus olmakla yetinmedi Türkiye’ye zarar veren bu örgütlere destek bile verildi.
NATO’nun beşinci maddesi ABD ve üyesi bile olmadığı Ukrayna için gündeme gelirken neden Türkiye için uygulanmıyor? Almanya, ABD, İsveç ve daha nice ülke Türkiye’yi açıkça hedef alan bu teröristleri hem koruyor hem finansmanını sağlıyor. Sonra bir de “Türkiye ile müttefikiz, onların toprak bütünlüğünü ve güvenliğini garanti altına alıyoruz” diyebiliyorlar. PKK ile PYD ve üç harfli uzantılarını bile aynı göremeyen ABD, mevzu kendi güvenliği olunca Afganistan’ı işgal edebiliyor. Olmayan kitle imha silahlarını bahane ederek Irak’ı işgal edip ülkenin yapısını değiştirebiliyor. Suriye’de Suriye rejimine karşı grupları eğitip finanse edebiliyor. Rusya’ya karşı Ukrayna’yı silahlandırabiliyor. Ancak Türkiye’nin güvenliği konu olunca üç maymunu oynuyor. Bu nasıl ikiyüzlülük bu nasıl bir müttefiklik?
Rus büyükelçi öldürülür, Türkiye’de aylarca terör örgütleri bombalar patlatır ve hendekler kazıp ülkeyi savaş alanına çevirir, kendi güvenliği ve bölgenin istikrarı için sınır ötesinde askerleri bombalanır, milyonlarca mülteci ile uğraşması gerekir, Dünya’nın en tehlikeli coğrafyasında her gün tehdit altında kalır ancak tüm bunlara rağmen müttefiki sayılan NATO ülkeleri tarafından ekonomik ve askeri olarak ambargolara tabii tutulur. Hem mağdur hem suçlu olması açısından galiba sıralamada bizden üstte bir ülke yoktur. Terörle mücadele etmek ABD’nin hakkı lakin Türkiye’nin hakkı değil midir? Türkiye için geçerli olan insan hakları ABD için geçerli değil midir?
SEÇİM YAKLAŞTI, İŞLER YİNE KIZIŞTI
Tüm bunlar olurken hangi siyasi oluşum veya vatandaş hala NATO’nun veya “Batı”nın ikiyüzlülüğünü görmeden bağlılıklarını bildirir? Vatanını ve vatandaşını düşünen hiç kimse bunu yapmaz değil mi? Ancak vatanını ve vatandaşını düşünmeyen bu kişiler ve Türkiye’yi umursamayan “müttefiklerimiz” her zamanki gibi terör kartını tekrardan harekete geçirip ülkemizi karıştırmaya ve korkuyu egemen kılmaya çalışacağı maalesef açıkça gözler önündedir. Bilmedikleri şey ise bizim insanımızın terörden korkmadıkları aksine daha da bilenip birlikteliğini arttırmasıdır. Belki Avrupalı veya ABD’li birisi olsaydık bunlardan çekinebilirdik. Lakin bizler artık terörün ne olduğunu anladık ve ona nasıl tepki vermemiz gerektiğini öğrendik. Eğer terör sizi korkutuyor ve birbirinize şüphe ile bakmanızı sağlıyorsa amacına ulaşmış sayılır. Bizler ise terörden, baskıdan, saldırılardan ve daha nicelerinden korkacak bir millet değiliz.
Asıl soracağım ve dikkatinizi çekeceğim husus şudur: Bu ikiyüzlü politika güden sözde müttefiklerimiz ve onların işbirlikçileri ile mi olacağız yoksa kendi mütekabiliyetimizi geliştirip göbek bağımızı kesecek miyiz?