Gazanfer hocamın Bulaşık Hastalıklarla Savaşım (2008) kitabının basıldığı haberini alır almaz, odanızdan sizi tuşladım… Ne hoş, bir öğlen sonrası görüşmek için sözleşiyoruz… Ancak elimdeki son kitabınızı sindire sindire okumamı, kritikleri sizinle paylaşmamı istiyorsunuz…
Hiç itirazım olmaz. Kitaba ait yorumlarımı olgunlaştırmam isteniyor, nasıl hayır derim ki…
Öğrencilik günlerimin geçtiği Dokuz eylül Tıp Fakültesi kampüsüne ayak basacak olmanın sabırsızlığı içinde, ah diye iç çekiyorum, keşke asistanınız olabilseydim diyorum…
Halk Sağlığı Anabilim dalının basamaklarını birer ikişer çıkarken heyecanlanıyorum, sekreter hanıma odanızı soruyor, gösterdiği yönde ilerliyorum…
Kapınız açık, sanki Nusret Fişek hocamızın ilk öğrencisi, halk sağlığında duayeni, çağdaş halk sağlığı bakışının öncüsü onlarca tıbbiyelinin hayranlığını kazanmış biri değilmişçesine, hayli sade odada ekran karşısında sırtı dönük bi şeyler yazmaktasınız….
Geldiğimi fark ettiğinizde yerinizden acele etmeden kalkıp, beyaz gömleğinizin kolları ile beni sarıyorsunuz…
Hoş buldum hocam deyip, işinize devam etmenizi istiyorum (sessizlik), duymamış gibi yapıyor, beni rahat bir yere oturttuktan sonra, kendiniz de kapıyı görür yere tam karşıma yerleşiyorsunuz…
Hay aksi şeytan, nasıl da unuttum, son kitabınızı imzalatmak için yanıma almalıydım, hay Allah ya, elim boş gelmemeliydi, sarı Celberaları çok sevmiştiniz, neden düşünmedin derken bir anda geçmişe kayıyor aklım... İntern doktor olduğum günlerin birinde, iyi hatırlıyorum, siz diabete bağlığı sebeplerden iç hastalıkları servisine yatırılmış, cep harçlığımın yettiği kadarı ile 3 dal çiçekle ziyaretinize koşmuştum. Ne çok sevinmiştiniz ziyaretime, konu konuyu açıp laf uzayınca, odaya giren kişiler yüzünden keyfimiz kaçmıştı. Bölümün yeni asistanı abim beni odada görünce şaşırmış, ardında odaya giren komşumuz öğretim üyesinin (Yrd.Dr.Reyhan Uçku) senin ne işin var senin burada diyen bakışı karşısında, ziyaretin kısası makbuldür yalanı ile yanıt vermiş, kaçar adım uzaklaşmıştım…
Tam bunlar olurken sizin o hınzır bakışınızı yakaladım. Nurhan yoksa sana artık Nezih’in kardeşi mi demeye başladılar. Erkeği öne aldılar değil mi? Hayat böyle işte güzelim (muzur gülümseme) derken, ne kadar doğru tespit yaptınız bilemezsiniz. Tıpkı toplumsal olgulara bakışınız, sosyal olaylara getirdiğiniz izahlar ve ders sonrasına sakladığınız kurmaca sorular ve verdiğiniz yanıtlar gibi…
Çok geçmeden radyolojiden bir öğretim üyesinin oda kapınızda belirdiğiniz anımsıyorum. Tez ya da araştırması ile ilgili bilmek istediği sorular olsa gerek, yapılması gereken ne varsa ve dip notları ile eksiksiz anlatınız, teşekkür edip ayrıldı…
Sonra ekranda açık olan Word belgesine gözüm takılmıştı. Sanırım ziyaret saatim öncesinde yazmaya başlamış ve ama tam bitirmemiştiniz. Dünya Sağlık Örgütüne görüş bildiren metnin İngilizce haliydi sanırım. Ben gelince yazıya ara verdiğiniz. Ama böyle değer verip, özen gösterirseniz alışık değiliz şımarabiliriz?
Konu “Bir Avuç Gökyüzün” yazarı Çetin Altan’a geldi dolaştı... Roman kahramanının karakter analizini yapmaya başladık. Erkek egemenliğinin mapus damındaki haline çık çık edip. yazık yazık dediniz, büyük bir davanın adamı olacaksın aklın hala uçkurunda olacak….
Kısa süreli sessizliğe gömüldüğünüz, erkeliğin kitabı böyle yazılmamalı diye düşündüğünüz anda, pek tabi bende sizinle aynı fikirdeydim….
Vakit su gibi akıp gitmiş… Özlemi içimde hiç bitmeyen üniversitemde, sizinle birlikte hocaların katında öğle yemeğindeyim. Hiç tereddütsüz size eşlik ediyorum. Yanıma ne olur ne olmaz diye aldığım İngiliz stili uzun saplı şemsiyemi dışarda ıslanmayasınız diye erken açınca, ihtar alıyorum, öyle ya her şey doğru zamanda yapılırsa anlam kazanır…..
Çay içip içmediğimiz anımsamıyorum doğrusu, konu yemek kültürüne gelince, iki kızınız ve çok parlak bir bankacı olan ve şu sıralar yurt dışında kızlarınızla birlikte yaşayan karınıza geliyor. Sahanda yumurtayı kızlarınıza eşit pay ederken gösterdiğiniz özenden bahsediyorsunuz. Türk sofra adabı ve mutfağının farklarını bilmenin kişiye katacağı farklara değiniyorsunuz. Bu ayrıntıyı atlamıyorum, sözü ile eylemi bir Tük erkeğini görmenin mutluluğunu tadıyorum… Söz ve eylem birliği, yaz yaz yaz kafaya bunları diyorum kendime…
Konuşma nasıl oldu da ülkenin gizli sosyaliz geçmişi ve köy enstitülerine geldi bilmiyorum. Odanızda Yeni Kuşak Köy Enstitülerinin süreli yayınlarını destelenmiş halde görünce içimi heyecan kaplıyor.. Ama yok, Anton Semyonoviç Makarenko ve Yaşam Yolu kitabını anımsatmasaydınız konuya giriş yapmazdık çok eminim. Suçlu ve kimsesiz çocukların eğitimini için görevlendirilen idealist genç öğretmen Makarenko ve ona ait eğitim modelini anlatan kitabı nerede bulabilir diye soruyorum, Kemeraltı pasajındaki kitapçıyı işaret ediyorsunuz. Hemen not ediyorum.
Odanızda asılı duran duvar panosunda, dönem arkadaşlarımdan birinin lapa lapa karlar altındaki fotoğrafını görünce içim çız ediyor. Oysa ben pratisyen hekimlik günlerimden kalan mektubumu size hala okutmadım. Nedeni sormayın… Yüzümün düştüğünü anlamış olmalısınız, konuyu değiştiriyorsunuz. Size yakın mezun öğrencinize lafı getirip, başından geçen olaylardan bahsediyorsunuz. Sağlık ocağında ceberrut hasta yakınlarının üstesinden nasıl gelinirmiş iyice anlıyorum. Siz anlatıyor, ben dinliyorum, devam ettikçe gülmeler artıyor…. Demek öyle ha, önce sinmiş susmuş, tir tir titremiş, sonra çekmiş içeriye, bakmış olmuyor kitlemiş poliklinik kapısını, vermiş veriştirmiş, kim var kim yok haddini bildirmiş, ne yapmış, ne yapmış, ho ho ho…..
Odadan kahkahalar yükseliyor, bense yakası lacivert kravatla sımsıkı kapatılmış hocamın özenle büyütülmüş bıyıkların gölgesine saklanan tertemiz yüzünün olgun çizgilerini seyrediyorum….
Nasıl derim öldüğünü hocam…
Sevgiye suskun, kalpleri iğdiş edilmiş insan yığınları altındaki ülkemde, yeni fikirlere aç ruhların insanlığa susamışlığını, hiç hesapsız çok sevmeyi seçmesini nasıl izah ederim…
Ağlamak istiyorum….
Prof Dr Gazanfer Aksakoğlunu 3 Haziran 2025’de kaybettik. Ruhu şad olsun... Acımız çok büyük ve derin... Halk Sağlığını yılmaz savunucusu, koca yüreğin karşısında saygı ile eğilirken, Ülkemizin yetiştirdiği unutulmaz ismini daha yakından tanımanız için yana bir link bırakıyorum…
https://icerik.hasuder.org.tr/uploads/editor/2025-07-17-10-07-42-641165.pdf