“KÜLTÜR MİRASTIR DER KÜÇÜK YAZARIM”

Abone Ol
11. Ekim Dünya Kız Çocuklar günü için yapmak istediklerimi daha önceki yazımda dillendirmiştim. Hatırlatmaya gerek var mı bilmemem ama ben tek güne sığdırılan bir gün olmasın diye ilde yazı dili iyi, akıcı yazmayı bilen, akıllı, zeki, cevval  21 yüzyılın kızları için satırlarımı ayırmaya söz vermiştim.  Onlara içlerinde olan ne varsa kendi sözcükleri ile yazmaları halinde bu köşe içinde yer açacağımı ilan etmiştim. Ve dileyim karşılığı buldu. Hani daha körpecik, çiçek açmaya yakın fideleri  izlerken bir endişe duyar sonra , umutla söndürürsünüz tüm hislerinizi, işte öyle bi şey…Her yeni yazı bende umudun adı olacak emin olun okurlarım, umarım sizde kendinizden parçalar bulur, sessiz  dilsiz  küçük ellerin kaleminden çıkanlar harflerin yarattığı büyüyü içinize çekersiniz.İşte ikinci kız çocuğu yazım sizlerle..

Her ülke küçük ya da büyük bir takım parçalardan oluşur. Bu parçaların içinde kültür kavramı büyük yer kaplar. Bütün ülkelerde olduğu gibi bizim yurdumuzda da kültür ön plana çıkar. 
Türk kültürü gerek zengin yemekleri ile, gerekse gelenek ve görenekleri ile dallanan budaklanan bir ağaç gibidir . Her dalında başka bir unsur ele geliyor.
Türk kültürü bir bütündür ve bölge bölge değişen şive, yemek dans, gelenek görenek, örf ve benzeri ögeler bu bütünü oldukça renklendiriyor. Trakya’nın şivesi, Gaziantep’in baklavası, Egenin zeybeği…. 

Lakin bunlar sahip çıkılmazsa elimizden alınabilir. Neticede oldukça güzel, çeşitli ve imrenilecek türde bir kültüre sahibiz. Bunu bozmak isteyen olabilir. Hatta var ve olacaktır da..Bize de türkün kültürünü koruma, ona sahip çıkmak düşer. Ancak maalesef çatlamalar başladı. Bize özgü olmayan yemekler içecekler, Avrupa’ya has düzenlemeler..Kültürümüz elimizden kayıp düşerse kırılır ve tekrar bir araya getirilmesi çok zaman alır. Belki düzelmez bile .Kültürü bu yönü ile eski çağlardan kalma antik bir vazo olarak düşünebiliriz.Eğer sahip çıkmaz isek düşüp kırılabilir.Bu yüzden ona dört elle sarılmalıyız*.
Doğru yoruma ne denir, kültür bizlere emanet  antik bir  vazodur, sahip çık onu koru , yoksa kırılır, sonra parçasını kim bulur?
Sağlıcakla kalın…

   * Kınıklı Denizli Basma Sanayi İlköğretim Okulu 7.sınıf öğrencisi B.B
 “ Mutluluk sizce, bizce onlarca nedir? Mutluluk herkes için aynı şeylere mi bürünür? Mutluluk kavramı çok çeşitli, çok renkli, çok şeye benzetilir, giydirilir bir oluştur. Herkes mutlu olabilir mi? veya sadece insanların dünyasında geçen bir addan mı ibarettir? Herkes mutlu olabilir ama mutluluk ha diyince gelmeyen bir mahluktur.

Mutluluk Ayşe için bir oyun, Hande için bir müzik parçası, Mehmet için kitabından bir satır olabilir. Mutluluğun ne soyu ne sopu belli değildir. Mutluluk bir kediye benzer, beklentileri vardır, ihtiyaçları vardır. Beslenebilecek yiyecekleri olmalıdır. Olayın detayına değil de bütünü ne bakmak lazımdır. Boş tarafını değil de dolu tarafını ele almak meselesidir. Mükemmel isteyen insanlar mutlu olamazlar, detaylara takılırlar. Bir besini olması gerekir demiştir, o besinde sevgidir bu veledin. Örneğin bir şeyi seviyorsanız,  mutlu oluverirsiniz.

Mutluluk göreceli nitel bir kavramdır. Mutluluğun bir kıyafeti, bir kafa kağıdı yoktur. Sevgi ise teyze olur, bu yumurcağın. Mutluluğun da edecek canlıdan beklentileri olanca ayaklarınıza serilir” 

Kınıklı Basma Boya Sanayi İlkokulu 7. Sınıf Öğrencisi M.A
     
{ "vars": { "account": "G-2QLCV0JSK8" }, "triggers": { "trackPageview": { "on": "visible", "request": "pageview" } } }