Dokuz Eylül Üniversitesi, Halk Sağlığı camiası, tüm ekoloji savunucuları ve çevre davasına gönül verenlerin başı sağ olsun…
Ahmet Sosyal’ı amansız bir hastalık nedeniyle apansız kaybedişimizin ardından, 12 gün geçti. Acısı hala yüreğimizde…
Hastalıkla ilgili başkasına haber verilmemesinin kendi arzusu olduğunu, son görevimi yapmak için hazır bulunduğum Dokuz Eylül Üniversitesi morgunda karşılaştığım metanetli karısından öğrendim. Oğlu Doruk ise suskun, gözü hep yerde idi…
Ruhu şad olsun, ardından unutulmaz iz bıraktı.
Çevre sağlığı konularına ustaca yaklaşımı, ekolojik olgulara profesyonel bakışı, bilinçli vatandaşlık birikimi, sivil itaatsizlik gündemi, güçlüye karşı hak arama mücadelesi, sermayeye teslim olmayan onurlu duruşu, çevresel değerlendirmelerin arka plan okumaları, doğru sandığımız yanlışları, çıkar grupların kirli oyunları vs.. hep onun kitabı ve günlük yayınlanan ALAKARGA seçkilerinden öğrendik.
O, yaman bir çevre savunucusuydu….
“Benim şehirlerim, Benim müzelerim” onsuz öksüz kaldı…
Türk Tabipler Birliği adına İzmir Tabip odası temsilcisi olarak, çok kereler de bilirkişi olarak, zaman zaman da, sanki çevre sağlığı denilince inanılmaz bilgi yığınına sahip o değilmiş gibi, sade bir vatandaş kılığında, çevre davalarında bilfiil savunuculuk yaptığını biliyorum.
Hakkı nasıl ödenir, insanlık adına küresel insan varlığı adına yaptıklarının değeri ne ile ölçülür bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum!!!…
Sadece çok üzgünüm, o net…
Cenazesi yıkanırken, helallik sonrası, gassalla göz göze geldiğim o an, aklıma şu soru takıldı. Ülkemi sarmalayan ve siyaseti kilitleyen, zeytincilik yasası, madencilik faaliyetleri, su havzalarının imara açılması, kentsel dönüşüm tuzağı, bozulan ekolojik hayat, kirlenen doğa ve giderek yok olan doğal hayatın korunması konularında kim bizim yerimize dimdik duracak?
Şimdi bizi bu zorlu davalarda, kim savunacak?
Buca çayır cayır yanıyor, yangını yara yara ilerleyen otobüsümüzün tekli koltuğundan yana düşen başımın camda bıraktığı isli paslı ize bakarken soruya yanıt arıyor, ama bulamıyorum.
Sahi bundan sonra bize kim sahip çıkacak?
Kim?