Babam (91), köy öğretmeni, oturdum yanına, elimde akıllı telefon, ben sordum, o yanıtladı. 
Ortaya eğitim seferliğinin adı konmamış kayıp tarihi çıktı…
İşte doğum günü kayıp bir köy çocuğunun kendi yurduna baş öğretmen olarak dönüş hikayesi …
Tarih 11 Mayıs 2019 Anneler Günü Öncesi

-Canım babam, öğretmenliğe nasıl başladın?
1951 yılı diye başlıyor söze, Afyon’un Yörük köyü Bostanlı ilk atama yerimdi. 
Yarım kalmış lojman(sessizlik)….

Bana çoban kulübesine benzer bir yeri gösterdiler. Fareler gezerdi…
Hüseyin Amca, iyi bir insandı. Onunla o köy odasında mektep tatiline kadar kalmaya karar verdim. Ama nereye kadar, çıktım idareye ne var ne yok anlattım, evim bucağım yok mağdurum dedim. Bir süre sonra,  Akören köyündeki öğretmenle becayiş işlemim yapıldı.  Becayiş ettiğim öğretmen nasılsa köylülere uymuş kız öğrencileri örtünmeden okula kabul etmemiş. Oysa devlet, eğitimde eşitliği, uygar olmayı emrediyordu. Kız öğrencilerime okula rahatça baş açık gelebileceklerini söyledim. Vay sen misin bunu söyleyen? Koca Veli adında biri kız öğrencilerin başı örtülü olacak diye diretti de diretti. Takıştım. Köylü, muhtar Koca Veli’den yana oldu, ben de Kılıçaslan köyüne geçiş yaptım…

2 öğretmendik, bir ben bir Mustafa adında başka biri... 4-5 yıl kaldım orda. 

-Hay Allah onunla öyle bir anım var ki dedi, devam etti.  İki öğretmen köyün bakkalında 600 liraya satılan pilli radyoyu alsak mı almasak mı diye konuştuktan bir gün sonra yabancı bir elin pencere camımızı yokladığını fak ettim. Durumu muhtara anlatınca  Filitis marka tüfeğini vermeyi önerdi. Çok geçmedi, yabancı el yine aynı camın üzerinde geziniyor. Odadan tıkırtılar gelince uyandım.  Öğretmen odasının kapsına dayanmamla, elimin tüfeğe gitmesi, okulun içinin “GÜM GÜM GÜM” diye inlemesi bir oldu. Gürültüye Mustafa öğretmen de uyandı. İkimiz gecenin şavkında tabanları yağlamış iki hırsızı uzaklara kaçarken gördük. 

Mustafa ayrılınca ben başöğretmen oldum…

Sonrasında Çakırlar mahallesine taşındım, lojmanında 4-5 yıl kaldım.  O köyde okul kazanıp giden kimse olmamış. 5 inci yılın sonunda biri Isparta Gönen öğretmen okulunu kazandı (İsmail Kılıçkaya) biri veterinerliği bitirdi, biri astsubay oldu. Bazısı Sincanlı ortaokuluna gittiler. Afyon Lisesine kayıt yaptıranlar oldu. Bankacı, küçük memuriyete başlayanlar derken, o köy bana sahip çıktı. Öyle aşkla, şevkle çalışmışım ki, 5 ay ödenek gelmedi, maaşım ödenmedi ama hiç sorun etmedim. Teftişe gelen İlköğretim müfettişi bile şaştı.  

“Böyle şey olur mu yav?” diye söylendi durdu…

Tarih 15 Haziran 2019 Babalar Günü 

-Canım babam kaldığımız yerden devam edelim, sonrasında neler oldu?

Gazi Eğitim Pedogoji bölümüne kaydımı yaptırdım, Ankara’ya tayin istedim, Uğurlu köyüne verdiler. Köy 5 sınıflı ben tek öğretmen, hem çalıştım hem dışardan yüksek tahsilimi yaptım. Ek branş dersim beden eğitimi, İngilizce seçmeli ders alınca dört seçmeli yerine geçti. Dışardan öğrenci olmama karşın pedagoji sınavından 90 almışım, diğerleri 80 de kalmış. Baktılar ki, iki yılı tek yıla sığdıracağım beden eğitimi dersinden bıraktılar. 
Gazi Eğitimi bitirince İrfan Öralay, müfettişlerin bölümüne bakıyor,  ilköğretim müfettişi olmak için görüştüm. Niğde’de müfettiş eksiğimi var dedi. Eskişehir’i,  Konya’yı önerdim ama nafile Niğde’de göreve başladım.

-Annemle tanışmanıza vesile oldu yani!…

-Ya ya ya… Ben Niğde Milli Eğitimde tayin atamadayım, anneni uzak köye vermişler iki gözü iki çeşme dilekçe verdi BANA (kıs kıs gülüyor)...

Derdine çare olur diye onu ailesinden istedim (kıs kıs gülüyor)…

-Gülmen Bol, Öğretmenliğin uğurlu, BABALAR GÜNÜN KUTLU OLSUN…