Bildiğiniz üzere “Boris Johnson” İngiltere’de  iktidarı göğüsledi…
Görev süresi ne zaman sonlanır bilmiyorum…
Ama eğer sağlığına dikkat etmezse bu sürenin çokta uzun olmayacağı aşikar….
Nedeni çok açık...
Şu malum COVID-19 ve Sürü Bağışıklığı söylemi…
O, çok hafife aldığı virüs nedeniyle yoğun bakıma alındı ve hayli zor zamanlar geçirdi….
Elbette “Güneşim Hiç Batmadığı” ada ülkesinde daha ne kadar güneş batacak bilemeyiz… 
Ama bu gidiş sürü bağışıklığı söylemi,  ülkeyi kötü sona doğru sürüklüyor…
Boris Jonson, aslında bize hiç uzak değil. 
Atası Ali Kemal’den dolayı, bildiğin Osmanlı torunu oluyor kendileri…

Gelin dedesi Ali Kemali biraz tanıyalım ….

Muhafazakar çevrelerin iyi bildiği öyküsü şöyle; “Damat Ferit Paşa hükümeti döneminde İçişleri ve Milli Eğitim Bakanlığı yapar. İngiliz Muhipler Cemiyeti'nin kurucusudur. 1886’da dil öğrenmek için Fransa ve Cenevre’ye gider.  Kurduğu dernek yüzünden ceza alır. Halep’e sürülür. Fakat devinimsiz olmayı kaldıramaz  Paris’e geri döner. Jön Türk hareketi için harekete geçer. 2 Abdülhamit’le arabuluculuk görevi üstlenir. Bir tatil için gittiği Londra’da Winifre Brun adlı İngiliz bir kadını görür görmez vurulur, evlenir. Çocukları olur. İstanbul’a tekrar döndüğünde padişahın huzuruna çıkar,  iltifatlarına nail olur, verdiği paraları alır, üstüne İkdam gazetesinin başyazarlığını üstelenir. Kendisini eleştiren ittihatçılara köşesinden ağır dille verir veriştirir. Hemen tüm çevresiyle kavga eder, kendisiyle aynı fikirde olmayanları şiddetle saldırır. Mondoros ateşkes antlaşmasının ardından, padişah yetkisi ile Mustafa Kemal Paşa ve Kuva-yi Milliye hareketine nefes aldırmaz. Türk yurdunda İngiliz sömürgesini canla başla savunur. Anlı şanlı Kurtuluş Savaşı kazanılınca, linç edilerek öldürülür.*https://www.yeniakit.com.tr/kimdir/Boris_Johnson (18.04.2020)

Gelelim şimdi ki zamana…

Ali Kemal’in yer yerden yere vurduğu milli mücadele, yüce atamız önderliğinde kazanıldı 
ve anlı şanlı Cumhuriyeti ülküsünü taşıyan TRT ekranlarında çok önceleri bir İngiliz dizi film yayınlandı….

Adı Şakika olarak çevrildi , orjina adı “The Citadel” olsa da…. 

Baş rolünü Robert Donat (Dr.Andrew Manson) ve Rosalind Russel(Christine Barlow ) üstlendiği  film,  Berlin Film festivalinde  bu yıl yeniden gösterime girdi.  Dram olarak çekilen dizinin kısa öyküsü şöyle;  Dr. Andrew Manson (Robert Donat) idealist doktordur. Kariyerinin en başındadır. İlk görev yeri Galler'deki kömür madendir. Madencilerin çoğu önceki doktor tarafından "pembe ilaç" ile tedavi edilen kalıcı öksürüğe sahiptir. Önce şüphelenir. Karısının desteği ile araştırmaya girişir. Silika tozunun işçilerde tüberküloza neden olduğunu bulur ve ne yazık ki pembe ilaç sadece aldatmacadır. Bölgede tifo da yaygındır. Belediye meclisini su şebekesini düzeltilmedikleri için sert dile eleştirir. Bu toplumcu duruşu nedeni ile epey tepki alır. O artık yalnızdır. Bir hekim arkadaşının önerisine uyar,  Londra’da ofis açar. Hastalık hastası varlıklı insanları tedavi etmeye başlar ve ne kadar kazançlı olduğunu görür. Tıp pratiğinin  aldatmaca ile dolu halini fark eder. Ama böyle devam etmez. Dizinin ilerleyen bölümlerinde eski ideallerine geri döndüğü görülür…

Gelelim İngiltere Başbakanı Boris Johnson’a….. 

Sevgili Boris….

Öyle ya da böyle bir yakınlığımız var senle…

Hani dilim var mıyor,  nice toplumcu İngiliz bilim insanın adını tek tek zikretmeye, 

O yüzden “Şahika” filmi üzerinden yürüyorum…

“Dr. Andrew Manson’’ kadar sağlam bakışı olan toplumcu hekim danışanın yok mu kuzum?
 Çık çık çık yazık, çok yazık…..