Denizli Devlet Hastanesi bünyesinde açılan Radyoterapi Merkezi’nde Denizli ve çevre illerden gelen 520 hastaya tedavi uygulanırken, kadınlarda en sık görülen meme kanserinde de yaklaşık 200 hasta Radyoterapi Merkezi’nde tedavi gördü.
Denizli Devlet Hastanesi’nde geçtiğimiz yıl açılan ve kanser hastalarının tedavisinde önemli bir yeri bulanan Radyoterapi Merkezi’nde 4 radyasyon onkoloji uzmanı, 3 sağlık fizikçisi, 1 radyoterapi hemşiresi, 3 radyoterapi teknikeri ve 2 personelle birlikte Denizli ve çevre illerden gelen kanser hastalarına hizmet veriliyor. Merkezde kanser hastalarının tedavisinde kullanılan ve büyük öneme sahip olan 1 Lineer hızlandırıcı, 1 bilgisayarlı tomografi cihazı ve 1 bilgisayarlı tedavi planlama ünitesi ile hastalara en iyi tedavi yöntemi uygulanıyor. Hastalar Radyoterapi Merkezi’nde ayaktan tedavi gördükleri gibi 18 yataklı Radyasyon Onkoloji Servisi’nde yatarak da tedavi görebiliyor.
Radyoterapi Merkezi’nde görevli Radyasyon Onkoloji Uzmanı Doktor Nihal Dağ, radyoterapi tedavisi ve kadınlarda en sık görülen meme kanseri hakkında bilgi verdi. Radyoterapinin amacının sağlıklı hücrelere mümkün olduğunca az zarar vererek kanserli hücreleri öldürmek olduğunu söyleyen Dağ, "Radyoterapi cerrahi yöntemlere benzer olan lokal(bölgesel) bir tedavi yöntemidir. Vücudun belli bir bölümündeki kanserli hücreleri hedef alır. Radyoterapi ağrısızdır. Radyoterapi seansının süresi birkaç dakika ile yarım saat arasında sürebilir. Radyoterapi esnasında dengeli bir beslenme ve bolca dinlenme önerilir. Cildin radyoterapiye maruz kalan bölgesi hassaslaşabilir ve kolay tahriş olabilir. Radyoterapinin yan etkileri genellikle geçicidir ve vücudun tedavi edilen bölgesine bağlı olarak değişebilir" dedi.
Meme kanserine bağlı ölümlerin azaltılabilmesi için en önemli noktanın, kadınların meme kanserinin erken tanı konmasında aktif rol almaları olduğunu söyleyen Dr. Nihal Dağ, “Her 8 kadından birinde yaşamının herhangi bir zaman diliminde, meme kanseri durumunun gelişebilir. Son yıllarda meme kanseri bilincinin artması sayesinde hastalık daha erken tanınabilmektedir. Erken tanı için doğurgan yaş grubundaki her kadının her ay düzenli olarak memesini kendisinin muayene etmesi ve sorun görüldüğünde genel cerrahi uzmanına başvurması temel unsurdur. Hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından sonra her kadının senede bir kez klinik meme muayenesi olmaları ve mamografi çektirmeleri akılcı olacaktır. Risk grubundaki kadınlar ise hekimleri ile bu durumu tartışmalı ve kişiselleştirilmiş bir tarama politikası çerçevesinde izlenmelidir" dedi.