ALS hastalığının ailesel ve nedeni bilinmeyen olmak üzere ikiye ayrıldığını ailesel nedenlerin genetik faktörlerden oluştuğunu açıklayan Meryem Kaydan şöyle devam etti: “ Toplam ALS hastalarının hemen hemen yüzde 5 – 10’u bu türdendir. Bu türde mutasyona uğrayan bir gen suçlanmıştır. % 90 – 95’lik kısmı nedeni bilinmeyen ALS’dir. Bu türde saptanan bir mutasyon yoktur. Bazı faktörlerin ALS oluşumunda etkiliği olduğu ileri sürülmüştür. Bunların arasında travma, egzersiz, diyet, E vitamini alımı, şehirde yaşamak, alkol tüketimi, sigara içmek, deri ve elektrikle ilintili sanayi alanlarında çalışmak sayılabilir” dedi.
ALS’li hastalarda yakınma ve belirtilerin ağız, yutak ve organlardaki rahatsızlıklarla başladığını açıklayan Uz. Dr. Meryem Kaydan, sık görülen şikâyetlerde ise kol veya bacak kaslarında simetrik olmayan güçsüzlük, erime, kramp, konuşma bozukluğu, ses değişikliği, yutkunma güçlüğü ve ileri evrelerinde solunum yetersizliğine yol açabildiğini söyledi. Kaydan: “ ALS tanısı için hastalarda üst ve alt kas sinir hücresi hasarlarının başka durumlardan kaynaklanmadığından emin olunmalıdır. Hastanın şikâyetlerinin muayene ve bunu destekleyen elektrofizyolojik tetkiklerle (EMG) birleştirilmesiyle tanı konulmaya çalışılır. ALS hastalığın henüz bir tedavisi bulunmamıştır. Hastaların ileri dönemlerde ortaya çıkan solunum ve beslenme sorunlarına yönelik destek tedavilerle yaşam süresi uzatılmaya çalışılmaktadır” dedi.
