Düzenlenen seminere Denizli Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Gökoğlan ve çok sayıda vatandaş katıldı.
Seminerde Medstar Kanser Merkezi Tıbbi Onkoloji Uzmanı Dr. Ayşegül Kargı ‘Kanser nedir, korunma yolları nelerdir?’, Medstar Kanser Merkezi Hematoloji ve Hücresel Tedaviler koordinatörü Prof. Dr. İhsan Karadoğan ‘Kan kanseri ve kemik iliği nakli’, Medstar Kanser Merkezi Nükleer Tıp Uzmanı Prof. Dr. Akın Yıldız ‘Tıbbi görüntülemede yenililkler’ ve Medstar Kanser Merkezi Radyoloji ve Girişimsel Radyoloji Uzmanı Prof. Dr. Saim Yılmaz ‘Kanserde girişimsel radyolojik yöntemler’ konuları hakkında konuşmalar yaptı. Daha sonra konuşan Medstar Kanser Merkezi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özdoğan ülkemizde büyük bir kanser korkusunun olduğunu söyledi. İnsanların bilinçlendikçe korkularından sıyrıldığını belirten Özdoğan, “Kanserle mücadele edebilir, üstesinden gelinebilir. Bununla ilgili yapılacak çok şey var. Artık görüyoruz ki kanser eşit değildir ölüm. Eğer bunu iyi anlatabilirsek, insanlar kitleler halinde bu bilgileri almaya gelecektir. Bu bölgedeki insanlar bu bilgilere yönelim gösterecektir” dedi. Avrupa’da kanserin düşüş gösterdiğini ifade eden Özdoğan, “Avrupa’da hem kalp hastalıklarında hem de kanserli ölümlerde azalma meydana geldi. Bu ülkelerde niçin azalıyor? Çünkü artık halk kanseri konuşmaya başladı. Kanserin nedenlerini biliyor ve nasıl mücadele edeceğini biliyor. Artık bizim ülkemizde kanseri nasıl tedavi edeceğimiz değil, kanserden kurtulabileceğimizi bilme ve bu yönde adımlar atma zamanımız geldi. Bunu hep birlikte başaracağımızı düşünüyorum. Bu da geliştirilen ulusal stratejilerle olur. Devletin sigarayla ilgili yaptıkları muhteşem. İnsanlar şu ya da bu şekilde artık sigara içmemeye başladı. Bu bir sonraki nesillere sigarasız ve kansersiz bir hayatı bırakacak. Sigarasız bir hayatta 60 bin kanserin yok olması demek” diye konuştu.

‘KANSER KONUSUNDA ÇARESİZ DEĞİLİZ’

Kanserin yaşamın bir parçası olduğunu kaydeden Özdoğan şöyle konuştu: “Artık birçok konuda çaresiz değiliz. Birçok kanser türünde önemli mesafeler kat edildi. Örneğin; meme kanserinde kişinin kendisini tanıması önemli. Bir bayanın böyle şüphesi varsa kendi kendine meme bölgesini kontrol etmeli. 40 yaşından sonra düzenli mamografisini yaptığını bilelim. Böyle durumlarda çok küçük cerrahi bir müdahaleyle memesini kaybetmeye gerek kalmadan, vücut bütünlüğü bozulmadan bu hastalığı atlatabilir. Belki de kemoterapi bile almayacaktır. O kadın yaşamına sağlıklı bir şekilde devam edecektir. Yöntemler bu kadar basit. 20’li yaşlarda elle kendisini muayene ve kontroller birçok şeyi önler. Peki bunu yapmazsa ne olur? Uzun süreli kemoterapiler olur. Memesini kaybediyor ve kanseri yenileme riskiyle yaşamaya devam ediyor. Hastanın yaşam kalitesini bozuyor. Kişinin ve ailenin ekonomik ve huzurlu yapısını bozuyor. Yapılması gerekenler çok basit. Kendi kendini elle muayene, düzenli aralıklarla hekim muayenesi, mamografi. Herkes düzenli bir şekilde 40 yaşından sonra mamografisini yaptırsın.’’