Denizli Devlet Hastanesi Çocuk Hematolojisi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Akın, durdurulamayan kanamaların hemofili hastalığının belirtisi olduğunu söyledi. Hemofilinin, kanın pıhtılaşmasını sağlayan bazı proteinlerin eksikliği sebebiyle oluşan kanama hastalığı olduğunu ifade eden Akın, ırsi olarak nesilden nesile geçtiğini ve sadece erkeklerde görüldüğünü vurguladı.

Doç. Dr. Akın, yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Hemofili, bulaşıcı değildir. X kromozomuna bağlı genetik bir hastalık olduğundan ailenin erkek bireylerinde ortaya çıkar, kadınlar ise taşıyıcıdır. Toplumda her 10 bin erkekte bir görülür. Eğer baba hemofili hastası, anne sağlıklıysa tüm erkek çocuklar sağlıklı olur. Kız çocuklar hemofili genini taşır ancak hasta değillerdir. Annede hemofili geni varsa ve baba sağlıklıysa kız çocuklar yüzde 50 ihtimalle taşıyıcı, erkek çocuklar yüzde 50 ihtimalle hastadır. Nadiren kalıtımsal bir geçiş olmadığı halde bir kişide hemofili gelişebilir. Bu hastaların çoğu orta yaşlılar, yaşlılar, yeni doğum yapmış ya da hamileliğin son dönemlerindeki kadınlardır. Bu durumun sebebi, genellikle bağışıklık sisteminin kendi doğal hücrelerine zarar vermeye başlamasıdır.”

Hemofili hastalarında vücudun değişik kısımlarında aşırı kanamalar meydana geldiğini belirten Mehmet Akın, “Hemofilinin belirtisi kanamadır. Erkek çocuklarda genellikle 1–2 yaşlarında çarpmalar ve düşmeler sonucu kol ve bacak derilerinde morarmalar, diz ve dirsek gibi eklemlerde ağrılı şişlikler ortaya çıkar. Bu şikayetlerin nedeni, deri altına ve eklem içine olan ve durmayan kanamalardır. En çok etkilenen eklemler diz, bilek ve dirseklerdir. Kanama yaşayan hastalar, klinik açıdan belirgin bir ağrı ve şişlik ortaya çıkmadan önce etkilenen alanda ılık bir karıncalanma hissi tarifler. Tekrarlayan kanamalar, hızla müdahale edilmezse eklem kıkırdağına ve kemiğe zarar vererek zamanla eklem hasarı oluşturur ve sakatlık meydana gelebilir.” diye konuştu.

Hemofilinin tedavisinin temel hedefinin, eksik pıhtılaşma faktörünün yerine koyulması olduğunu anlatan Doç. Dr. Akın, bazı hastaların kanamalara yol açtığını düşündükleri için egzersizden kaçındığını, oysa sporun, tersine kanamalarını önlemeye yardımcı olduğunu, özellikle yürüyüş ve yüzmenin kanamalardan koruduğunu sözlerine ekledi.