20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü dolayısıyla bir açıklama yapan Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Muhammet Murat Çubukcu, halk arasında yaygın olarak 'Kemik Erimesi' diye adlandırılan osteoporozun kemik mineral yoğunluğunda azalma ve yapısında bozulma ile karakterize metabolik bir kemik hastalığı olduğunu belirtti. Çubukcu,“Yaş ilerledikçe kemik yıkımı fazlalaşır, yapımın önüne geçer. Bu nedenle çocukluk ve gençlik çağında doğru beslenme ve egzersizle güçlendirilen kemikler, yaşlılık döneminde kullanılacak bir depo gibi düşünülebilir. Dolayısıyla bu depoyu iyi dolduramayanlar yaşlılıkta osteoporoz riski taşırlar. Osteoporoz kadınlarda daha sık görünür. Bunun nedeni menopoz sonrası kemikleri koruyan hormonların düzeyinin azalmasıdır. Menopoz yaşı ne kadar erken olursa osteoporoz gelişme riski o ölçüde artar. Tiroid bezinin aşırı çalışması, kortizol, heparin gibi ilaçların sürekli kullanılması, aşırı kahve, çay tüketimi, süt ve süt ürünlerini yetersiz alma gibi durumlar sık karşılaşılan diğer risk faktörleridir. Osteoporozun risk faktörlerini belirlemek özellikle çok önemlidir, zira bunlar engellenebilirse hastalığın ve kırıkların gelişmesi önlenebilir” dedi.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Muhammet Murat Çubukcu, fazla belirti vermeksizin sinsice ilerlediği ve normalde kırığa neden olmayacak düşük şiddetli travmalar, örneğin ev içinde düşmeler, tökezlemeler vb. sonrası bile kırıklara neden olabildiği için osteoporozun önemli bir halk sağlığı problemi olduğunu vurguladı.
Osteoporozda tanı ve tedaviye de değinen Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Muhammet Murat Çubukcu, osteoporoz tanısında halk arasında Kemik Ölçümü de denilen aslında kemik mineral yoğunluğunun ölçüldüğü Kemik Dansitometrisi kullanıldığını söyledi. Tanı sürecinde hastanın ihtiyacı doğrultusunda çeşitli kan idrar ve röntgen tetkikleri de kullanılabildiğini belirten Çubukcu, “Osteoporozun tedavisinde kullanılan çeşitli ilaçları hastalığın tablosuna göre kullanmaktayız. Diyet düzenlenmesi, egzersiz, korse vb. ortez ve yardımcı cihaz kullanımı, fizik tedavi, günlük yaşam aktivitelerinin düzenlenmesi gibi ilaç dışı tedavi seçenekleri de en az ilaç tedavisi kadar önemlidir. Bu seçeneklerle tedaviyi hastaların durumuna göre bireysel olarak planlamaktayız” dedi.