Haberdenizli.com

Prof. Dr. Fenkçi şunları kaydetti; Günümüzde diyabet sıklığı ve yarattığı komplikasyonlar nedeniyle küresel en önemli sağlık sorunlarından biri haline gelmiştir. Artan teknolojik ilerleme ve buna bağlı yaşam tarzında değişim ile diyabet prevelansı birçok ülke açısından tehdit oluşturmaktadır. 1985 yılında tüm dünyada 30 milyon DM ( diyabet ) olgusu varken bu oran 2005 yılında 230 milyona ulaşmıştır. 20 yılda 7 kat artış göstererek 2013 yılında 382 milyon olan DM oranı verilmiştir.
2015 IDF  verilerine göre: Dünyada 415 milyon diyabetli var (11 kişide 1 kişi DM). 2035 yılında    592 milyon kişiye ulaşması beklenmektedir. Tüm dünyada sağlık  harcamaların %12 DM ve komplikasyonlarına yönelik olmakta. 7 doğumdan biri gebeliğe bağlı diyabet nedeniyle etkilendiği, diyabet hastalarının ¾ orta-düşük gelir düzeyinde yaşamakta olduğu saptanmıştır. Dünyada 542 000 çocuk tip1dm ve her 6 saniyede bir kişi tip 2 diyabet ve komplikasyonlarında ölmektedir.
Ülkemizde 1997—1998 yıllarında yapılan TURDEP1 sonuçlarında Tip2 DM prevelansı %7,2 ve bozulmuş glukoz toleransı % 6,7 olarak bulunmuş iken   2010 yılında TURDEP2 çalışmasında ise bu oranın %13,7 ulaştığı görülmüştür. Bu oran Bursa ve Malatya’da %20,  Denizli, Ankara, Gaziantep, Konya’da ise %15 üzerindedir. Diyabete bağlı komplikasyonların hem maliyeti çok yüksek, hem de sonuçları hayat kalitesinin oldukça düşürücü boyutta olmaktadır.

Prof. Dr. Semin Melahat Fenkçi, "Diyabete bağlı organ ampütasyonları ( bir uzvun kesilmesi ) kazalara bağlı ampütasyonlardan daha çok olmakta, diyabetik olgularda Kardiyo Vasküler Hastalık KVH oranları normal populasyondan 2-5 kat daha yüksek orandadır. Kronik böbrek hastalığının en önemli nedenleri arasındadır.
Ülkeler diyabet gelişimi ve komplikasyonlarının önlenmesine yönelik tedbir almada çoğu kez gecikmekteler. Günümüzde diyabet artan obezite oranlarına paralel olarak hızla artmakta bu durum yalnızca yetişkin değil; çocuk ve genç nüfusu da etkilemektedir.
Diyabetik hasta oranlarını azaltmak için  bozulmuş glukoz toleransı dediğimiz erken dönemde olguların tanı ve tedavilerinin yapılması, yaşam tarzlarının değiştirilmesi ve diyabet tedavisin de  hastaların iyi eğitim alması gerekmektedir.
Diyabet tedavisinde seçeneklerin kullanımı kişiye özel olmalıdır. Burada hastanın yaşı, komplikasyonları ve diyabetli geçirdiği süre önem taşır. Diyabet tedavisinde hipoglisemiden kaçınılmalıdır.Verilen tedavinin sonuçu hasta ile kontrollerde birebir görüşülmelidir. Diyabetik hasta ile sürekli bağlantılı olup eğitimi açısından da  emek harcanmalıdır."
ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Fenkçi diyabet eğitiminin aktif ve güncel tutulmasının önemini belirterek, Türkiye Endokrinoloji Metabolizma derneği olarak DM oranlarını düşürülmesi, diyabet komplikasyonların önlenmesi adına aktif eğitim uğraşlarının süregelmesinin gerekliliğini de vurguladı.