Bir gün telefonum çaldı, numara bana yabancı, merakla açtım, alo der demez yanıt geldi…
“Sana başkanım demek istiyorum dedi ..
O kadar sıcak, o kadar içten ki nefes bile almadan telefona kulağımı dayadım.  
Bırak itiraz etmeyi, ne günlerdi onlar ahhhh….

Ankara’da hani şu Birleşmiş Milletler çevre toplantısı mıydı neydi hani adı kadınlarla ilgiliydi. Birlikteydik. Sen Denizli’de kurduğun derneğin adına öncü olacak kadınların dünyayı iyileştirme hikayelerini pek güzel anlatmıştın. Yüreğim nasıl kabarmıştı. Sen sundun biz salonca dinledik. Koca salonda çık çıkmadı. Anam anam anam Zeki Akakça’nın Yörüklerin Eren Dede... geleneğine sıra gelince ne yalan söyleyeyim ben yerimde duramadım…

Allah Allah kim bu?

Kızım bak beni abin say, birlikte yorulduk, birlikte yol aldık. Sen benim çocuğum gibisin. Nasıl unuturum o günleri be... 

Derin bir iç çekti, yutkundu….  

Ya o, şimdilerde çok moda oldu sıfır atık projesine ne demeli? Hım…. 

E biz teee 10 yıl önce Denizli Forum’un ortasında  standlar  kurduk, bez torbaları naylon poşet karşılığında gelene gidene dağıtık, gazteciler felan geldi, sen demeç verdindi, cümle cemilli kameraya aldılar. Mikrofona hep sen konuştun bir kez yavrum ya. Bir kez de arkanda durup dururdum mikrofona hadi sen konuş desen ne vardı? Varsın olsun ne yapalım benim payıma da bu düştü demek ki… 

Konuşmamız tek kale maç halinde sürüyordu...

Kızları ikisini de evlendirdim.

Öyle mi! diye geçirdim içimden....

Küçük olanın nişanı senle yaptıydık hatırladın mı.? O, eşin olacak adama de git sen hele başkanım bur da durup durur diyip itelemiş yüzükleri sana vermiştim unutma o günleri… Sorma iki kızın da evlilikleri pek hayırlı olmadı be güzel kızım. Hey güzel Allahım şu ahir dünyada gün gözüyle çifter çifter damat seçmek te varmış.  Aslına bakarsın acı duyuyorum deşme yararım öyle dursun der demez onunla benim aramda bir anlık sessizlik oldu…

Bak bi ne diyecem sözüyle tekrar lafa geri döndü..

Ben aslan sütüyle muhabbetimi  acıcık azalttım. Hani sen öyle demiştin ya karaciğerin yağlanır, harap olur hayatın kayar bu durum seni ölüme götürür.  Aysel yengeyi yalnız korsun, alalemin adamlarına yar etme diye. O gün bu gündür ağzıma ya bir kez ya da iki kez sürdüm. E tabi akşamcı delikanlı günlerimi özlemiyor değil mi hani?

Mazallah ya dediğin olur benim hanımı başkası alırsa dimi… 
öyle tabi diye geçirdim İçimden ….

Neyse tamam diye toparladı telefondaki ses. Adamı sarsan bu, başka bi şey değil. Aklına başka şeyler gelmesin ha. Delikanlılıksa delikanlılık işte bu kadar...

Konuşma alıp başını gitmekteydi...

İster inan ister inanma burada söylüyorum, senin yerin özel ona göre… 

Sende hiç dur durak bilmedin ki, olur mu öyle derken sesi bir anlık yükseldi.

İnsan insanı unutmaz.  Babam rahmetli oldu biliyon mu.? Allah taksiratını affetsin iyi adamdı. Anama çok çektirdi.  Biçare mübarek her yıl doğurdu durdu. E  zavallı kadın ne bilsin küçücük  yerde gebelikten korunmayı.  

Ankara’ya geldiğinde diye başlayan cümleye  ise çok manidardı….

Bizim kızın evinde yemeğe alı koyduyduk, sende büyüklük ettin kaldındı .O akşam evin içinde tek gözlü firik keçisi gibi ortada dolanıp duran Çameli nahiyesinin eski belediye başkanı o koca  adam hakkın rahmetine kavuştu kızım….Yaz bir kenara bu dünya kimselere kalmaz  a be kızım. Sultan Süleyman’a kalmadı böyle, hangi kitap yazar ki… 

Bak aklıma ne geldi?

Ne? diye karşılık verdim…

Hani yaşını başını almış köy öğretmelerinin kurduğu dernek vardı ya. Seni ilk orda görmüş, köy öğretmeni babacığının öykülerini anlatınca duygulanmış, alkış kıyamet dernek başkanı seçmiştik. Vay anasına demiştim o gün; millet uzman doktor çıkar paraya para demezken, gel sen halkın yararına gönüllü çalışmayı iste, bu göreve talip ol. İşte o gün seni yüreğime yazdım a kızım... 

Neyse çok konuştum bak bi;  arayı uzatma sakın, ne demiştik yıllar önce anıları kutsal emanet gibi saklayacağız. Çeyizine koyar gibi dizeceksin, sonra sereceksin. Artık zamanı gelmedi mi cancazım?  deyiverince ayıktım.

Anladım kim olduğunu…..

Eyvah dedim, durdum. İstediği iki satır yazıydı oysa, çok beklettim ayıp oldu….

Henüz sağlık memuru iken, kendisine asayişi bozmak, alkollü araç kullanmak ve kamu görevlisine mukavemet etmekten trafik cezası verileceği sırada, arabanın bagajından sahipsiz duran seccadeyi çıkarıp yola seren gökten nur inmişçesine imanlı kesilen ne yapsa da trafik cezasından kurtulamayan, bir hafta sonrasında ilaç yazdırmak için Merkez Sağlık Birimine gelen polis memurunu tanıyıp, anasından doğduğuna doğacağına pişman eden 

Sen! ….

Sendin Suat Abi!……

Eski Belediye Başkanının göz nuru oğlu, hükümetin sağlık memuru, inci tanesi  iki kızın babası, Aysel ebenin zevcesi benim canım ciğerim biricik dostum SUAT ÖZDEMİR.

Sana söz, pandemi biter bitmez Muğla’dayım!  

Yeri gelmişken, Mutlu Yıllar Benim Can Abim!