İlimiz ve ülkemizin güzel doğası için ne kadar önemli olduğu açıktır. Türkiye için en önemli diğer bir özelliği halkımızın refahını, dinlenme ve tatil bakımından geliştirirken döviz kazandırmasıdır. Gelişmekte olan bazı ülkeler gibi kronik ödemeler dengesi sorunu olan Ülkemiz için de turizm gelirleri cari açığın kapanmasında önemli bir gelir kalemidir. Turizm sektörünün hem ekonomik hem de insani yönü bulunmaktadır. Ekonomik yönüyle turizm, küresel ekonomik durgunluğa karşı bir çıkış noktası olan bir sektördür. Yayınlanan verilerden anlaşıldığı üzere son yıllarda küresel turizm faaliyetleri yüzde 50’dan daha fazla büyümüştür. 2020 yılına kadar dünyayı 1 milyar 300 milyon kişinin gezeceği, bunun dünya turizmine 300 milyar dolar ilave getiri sağlayacağı ifade edilmektedir. Aynı zamanda Turizm gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin ekonomiye olan katkısı nedeniyle ticaretin gelişmesinde en etkili araçlardan birisidir.



Çünkü Turizm sektöründe elde edilen gelir, oldukça geniş bir kesime dağılır.

Başta yiyecek ve içecek olmak üzere, yayladaki insanımızdan hava yolu şirketlerine kadar herkese hitabeder. Dolayısıyla turizmin, gelir dağılımında iyileştirici bir özelliğe sahip olduğu da görülmektedir. Turizm sektörü, yaşanan ekonomik sorunlarımızın çözümünde de aktif rol oynadığını geçmişteki tecrübelerimizden de gördük. Turizm, küresel ekonomik durgunluğa karşı bir çıkış noktası olma özelliğini de burada ifade etmek istiyorum. Başta da belirttiğim gibi, turizm ekonomiye istihdam ve döviz geliri alanlarında büyük katkı sağlamaktadır.   Hepimizin bildiği üzere Dünya’da olduğu gibi Türkiye’nin de en önemli sorunlarından biri işsizliktir. Turizm sektörü niteliği itibariyle, yüksek düzeyde eğitim almış kalifiye elemanları istihdam etmesinin yanı sıra, eğitim alma fırsatı bulamamış insanlarımıza da hızla, iş imkânı sağlayacak bir sektör durumundadır.



Tabii ki herkesin gerekli düzeyde eğitim alması hususu gözardı edilmemelidir. Turizm sektörü denildiğinde genellikle, geçmişten gelen bir anlyışla ilk akla gelen yabancı turist olmaktadır. Ancak sanayileşen, kentleşen, kalabalıklaşan bütün ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de iç turizme önem verilmesinin ne kadar önemli olduğu gerçeğini de son dönemde yaşanan ve yaşanmakta olan olaylarda görüyoruz. İnsanlarımızın dinlenme, tatil ihtiyaçları da karşılanmalıdır. Bu da ekonomik yönden çok önemlidir. Zira iç turizm ticareti geliştirmektedir, gelirin yeniden dağıtılmasını sağlamaktadır. En önemlisi, kalkınmanın temel taşlarından biridir. İç turizmde eğitim, sağlık, spor ayağı da hesaba katılırsa sektörün ne denli önemli olduğu anlaşılacaktır.



Aslında ekonomi denilince, bütünsel bir kavramın düşünülmesi gerekir. Bu anlamda,

İhracata dönük bir ekonomik yapısı olan Denizli İlimiz için çoğunlukla dış etkenlerden kaynaklı olarak yaşanan ekonomik krizlerde, sadece var olan tekstil, mermer, kablo gibi sektörlerle değil enerji üretimi, seracılık ve özellikle termal turizm gibi alternatif sektörlerde de eksiğimizi görerek yeni yeni önlemler alınmaya başlanması önemlidir. Bu alanlarda da belli bir mesafenin alındığını memnuniyetle görüyoruz. Türkiye turizminin geliştirilmesi için destinasyon bölgelerinin hem yurt içinde hem de yurt dışında tanıtılması gereğine her zamankinden daha fazla ihtiyacımız vardır.

Fuarlar bunun ilk adımıdır.
Çok şükür, hem Ülkemiz hem de İlimiz için fuarlara katılım konusunda gerekli girişimler yapılmaktadır. Denizli Ticaret Odası olarak son yıllarda bu konuya büyük önem veriyoruz. Üyelerimize öncülük ediyoruz. Devlet katında da özellikle kültürel tanıtımda eksiklerin tamamlanması ve sağlıklı alt yapının oluşturulması, teşvik ve destek mekanizmalarının uygulanması anlamında yürütülen çalışmalarla belli bir mesafenin alındığını memnuniyetle görüyoruz. Bunun en bariz örneklerini Expo girişimlerinin yapıldığı dönemlerde Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakanımız’ın en üst düzeyde, konuya gösterdikleri ilgi ve desteği yakinen biliyoruz. Buna müteşekkiriz.


DTO Başkanı Konuklara Bunlarıda Değindi

Rekabetçilik endeksi, ekonomik potansiyel, girişimcilik ve yaşanabilirlik seviyesi kadar turizmin geldiği noktanın da bir kentin başarı ya da başarısızlık öyküsünü belirlediği günümüz ekonomik ortamında; Kentlerin dönüşümünün de Ülkenin geleceğinin belirlenmesinde önemli bir yerinin olduğuna inandığımı belirtmek istiyorum. Bu anlamda Denizli’mizin, Belediyecilik hizmetleri, eğitim, sağlık, altyapı alanlarında çok şükür ki Denizlimizin belli bir noktaya ulaşmış olduğunu övünerek söyleyebiliriz. Turizm sektörünün ilimizdeki gelişimi her geçen gün artmaktadır. Sağlık turizminin büyük potansiyel taşıdığını hepimiz biliyoruz. Termal sağlık tesisleri ve konaklama tesisleri için Pamukkale–Karahayıt bölgesinde  arazi tahsisleri yapılmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu tesislerle birlikte sektör daha da büyüyecektir. Tarihi antik kentlerimiz(Laodikya, Hierapolis gibi) ayağa kaldırılmakta önemli ziyaret merkezleri durumuna gelmektedir. Son zamanlarda, içinden geçmekte olduğumuz konjonktürde sektörün durumunun iyi olmadığını biliyoruz. Bu yıl sektörün karşı karşıya kaldığı kriz tümüyle sektörün verimliliği, rekabet gücü v.s ile ilgili değil Ülkemizin bulunduğu bölgede yükselen jeopolitik risklerdir.

Bu geçici bir dönemdir. Önümüzdeki beş yıl içinde Türkiye 50 milyon, ilimizin 5 milyon yabancı turisti ağırlayacağından eminiz. Bu nedenden dolayı bu yıl ortaya çıkan krizde modern, genç tesislerimizi korumamızın çok önemli olduğunu belirtmek istiyorum. İç ve Dış turizm bakımından ilimizin geleceği parlaktır. Yeni tesisler yapılmaya devam etmeli diğer taraftan geceleme sayısını artıracak kültürel, tarihi ve doğal varlıklarımızı  değerlendirmeliyiz. Yalnız bu sezon sektörün korunması zorunludur. Memnuiniyetle  söyleyebiliriz ki Hükümetimiz olaya el atmış, bazı tedbirler alınması yoluna gidilmiştir. Turizm alanında faaliyet gösteren firmalarımız, alınan bu tedbirlerden dolaylı olumlu olarak etkilenecektir. Uçakların desteklenmesi, kamu arazisi kiralarının ötelenmesi, kredi borçlarının yapılandırılması vb.gibi. Bunlara ilave olarak küçük ve orta büyüklükdeki firmalarımız için istihdam desteği getirilmesinde yarar vardır. KOSGEB, İş-Kur istihdam destekleri, SGK primleri konusunda yapılabilecek destekler ilk akla gelebilecek olan tedbirlerdir. İşletmeler %40-50 oranında bir doluluk olsa bile, istihdamlarını azaltmamalıdırlar.    

Sonuç olarak bir kez daha söylemek isterim ki,
"Denizli ekonomisinde turizmin çeşitlendirilerek, çeşitli destinasyonlarla kalış sürelerinin arttırılmış olarak daha ileri noktalara taşınması gerekmektedir. Bu konuda Denizli Turizminin dünü, bugünü ve geleceğinin ele alınacağı bir sempozyum düzenlenmesinde yarar gördüğümü de belirtmek istiyorum. Çünkü bu konuda söylenecek güzel fikirler, öneriler inanın ortaya konulacaktır. Bu duygularla, Turizm Haftamızın hayırlı olmasını ve İlimiz, Ülkemiz adına değerler üretmesini" diliyorum.