Denizli'nin Çal ilçesine bağlı Aşağıseyit köyünde, sekiz asrı aşkın süredir düzenlenen 'Sudan Koyun Geçirme Yarışması' geleneği devam ediyor. Türklerin, Orta Asya'daki önemli geleneklerinden 'Sudan Koyun Geçirme Yarışması', 11. yüzyıldan itibaren, Anadolu'nun Türkler tarafından yurt edinilmeye başlamasıyla birlikte, Çal yöresinin en önemli kültürel etkinliklerinden biri oldu.

        Aşağıseyit köyünde yüzyıllardan beri sürdürülen bu gelenek, insanın hayvana verdiği değeri ve onunla kurduğu sıcak ilişkiyi göstermesinin yanı sıra toplumdaki birlik ve beraberlik ruhunun da göstergelerinden. Yarışma amaçlarından biri de sağlıklı hayvana sahip olmak, temiz yün ve yapağı elde etmek.

        Köyde bu yıl 839.'su düzenlenen yarışma, sabah saatlerinde başladı. Festival havasında geçen yarışmayı AK Parti Denizli Milletvekili Bilal Uçar, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Denizli Belediye Başkanı Osman Zolan, Çal Kaymakamı Fatih Arıkan, Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Yusuf Gülsever, Denizli Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürü Sezgin Kutlu, Çal Ziraat Odası Başkanı Ömer Ayhancı'nın yanı sıra binlerce kişi izledi.

        Bu yıl yarışmaya Çal ve Çivril ilçeleri ile köylerinden gelen 24 çoban, koyun sürüsüyle beraber katıldı. Yoğun ilgi gösterilen yarışmada, çobanlar sürülerini Büyük Menderes Nehri'ne sokarak karşıya geçirmeye çalıştı. Bazı koyun sürüleri, çobanının ardından hemen suya atlarken, bazısı çobanın peşinden gitmedi. Koyunun takip etmediği çobanlar elenerek yarışma yerinden ayrıldı. Yarışmaya uzun zamandır hazırlanan ancak koyunu geçmeyen bir çoban, "Her koyun geçerse birinci belli olmaz, nasip değilmiş.” derken, bir başka seyirci ise bu yıl koyunları eski yıllardaki gibi geçmediğini ileri sürdü. Yarışmaya Çivril’den katılan bir çoban ise koyunlarının, yeri yadırgadığı için geçmediğini söyledi. Bir başka yarışmacı ise sürünün lideri olan ‘El Koyun’un çok önemli olduğunu, bunun sahibini sürekli takip etmesi gerektiğini ifade etti.

        Denizli Belediye Başkanı Zolan, “Bizi biz yapan manevi değerlerimiz var. Bunlara sahip çıktığımız zaman özümüzü kaybetmeyiz. Atalarımzıdan gelen bu geleneği gelecek nesle aktarmamız gerekiyor.” dedi. Kaymakam Arıkan da yarışmanın, bir köyde 4-5 bin insanı bir araya getirebildiğine dikkat çekerek bunun yarışmanın gerçekten halkın gönlünde yer ettiğinin bir göstergesi olduğunu vurguladı. Arıkan, “Dünyanın kültürel mirası olarak UNESCO’da 10’dan fazla kültürel değerimiz var. Yaşlı güreşler ve Dede Korkut hikâyeleri gibi. Kaymakamlık olarak UNESCO’ya başvuruda bulunacağız. Bu etkinliğin Dünyada yazılı olmayan somut kültürel mirası olması için var gücümüzle çalışacağız.” diye konuştu.

        Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgut Tok ise Türkistan’dan gelen Oğuz boylarının 1070’li yıllardan sonra Denizli yöresine yerleştiğini belirterek, “Bu gelenek atalarımızın Türkistan’dan Anadolu’ya getirdiği bir gelenek. Bu konuda emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

        SUDAN KOYUN GEÇİRMENİN TARİHÇESİ

        Tarihi kaynaklara göre sudan koyun geçirmenin tarihçesi şöyle: "Bir ağanın çok güzel kızı varmış. Bu ağayı sevenler olduğu gibi çekemeyenler de varmış. Ağanın yanında çobanlık yapan Keloğlan, koyunları otlatırken bir gün ağayı çekemeyenler, onu öldürüp koyunları almak istemiş. Keloğlan, "Bana müsaade edin, bir kaval çalayım da muradıma ereyim. Ondan sonra öldürürsünüz." demiş. Keloğlan'ın bu son isteğini kabul etmişler. Keloğlan, oturup kaval çalmaya başlamış. Kaval sesini duyan ağanın kızı, babasına, "Bizim Keloğlan'ı öldürecekler." demiş. Ağa, hemen atına binip koyunların yanına gitmiş ve Keloğlan'ı kurtarmış. Ağa, kızına, "Keloğlan'ın öldürüleceğini nereden anladın?" diye sormuş. Kız, Keloğlan'ın ona kavalla mesaj verdiğini söylemiş. Ağa, Keloğlan'ı yanına çağırmış ve "Koyunlara tuz ver, üç gün de su içirme. Eğer koyunlar suyun yanına gelir ve su içmeden karşıya geçerse kızım senindir." demiş. Keloğlan, ağanın sözü üzerine derenin kenarına getirdiği koyunlara kaval çalmış. "Aman kara koyunum, beni mahcup etme" diye üç defa tekrarladıktan sonra koyunlar, su içmeden karşıya geçmiş. Böylece Keloğlan muradına ermiş. İşte bin yıldır bu bölgede Keloğlan'ın kara koyunu gibi bölge insanı da koyunlarını Büyük Menderes'in soğuk sularından karşı kıyıya geçirmeye çalışır."