Özellikle gençler için faydalı olacak bir kitap “Hayat Yolunda Zorluklarla Mücadele” yazarı Herbert N. Casson. 

Kitapta hayatımızı mahveden duygunun korku olduğu şöyle anlatılıyor; ”Korkaklık insanı yok eder. Dünyayı ise cesaret yönetir. Tavşan gibi korkaklar vardır. Bunlar her türlü tehlike anında kaçacak yer ararlar. Her tarafta bir düşman bir tehlike korkulacak şey var sanırlar. Kulakları sürekli olumsuz ve korkulacak haberler duymaya alışmıştır. İyi bir haber duysalar asla inanmazlar. Kendilerine zarar gelebileceği endişesiyle tüm dünyadan korkarlar. 

Kendileri güven içinde olduklarında dünyada olan bütün kötü gelişmeler onu ilgilendirmez bile. Her şey yolunda olduğu sürece tavşan rahattır ama bir zorlukla karşılaştığında bu insan neye uğradığına şaşırır. Kaplumbağalara hiç dikkat ettiniz mi? Kaplumbağa yeri geldiğinde saatlerce aynı noktada durup sürekli başını bir içeri bir dışarı sokup çıkarır. Tanrı bu canlıya kaya kadar sert bir korunak vermiştir. Altı ve üstü güvenli korunağı içerisinde, kaplumbağa iki güçlü koruyucu arkasındadır. Ama bu kadar güven içinde olmak onu çok korkak kılmıştır. En küçük bir çıtırtıdan ürker. Hayatından asla emin değildir. Bu zavallı kaplumbağa ve ona benzeyen insanlar zorluk ve mücadelelerle dolu şu dünyada her zaman korkak ve ürkek bir halde hiç rahat yüzü görmeden yaşarlar. Evet korku hayatın zehiridir. Sayısız insanı korku başarısızlığa uğratır.” 

Bu tip kitapları okuyunca Batı uygarlığı dediğimiz gelişmiş ülkelerin başarılarının nedenlerini anlıyoruz. Bu insanlar teknoloji ilim ve fende ileri gitmişlerse hata yapmaktan korkmadıkları içindir. Bugün sevsek de sevmesek de dünyanın süper gücü olan Amerika’yı Avrupa’dan göç eden cesur insanlar kurmadı mı? Maalesef bizde ise yenilik peşinde olana “Dur başımıza yeni icat çıkarma” denir. Sürekli ana baba olarak çocuklarımıza hiç bir şeye karışma, eve erken gel, sakın üşütme, sokakta oynama tanımadığın kimseyle konuşma deriz. Çocuğa yerleşen temel duygu korku olur. Sonra da bu çocuk niye başarısız oldu diye üzülürüz.

Artık korkaklığı üstümüzden atalım önce biz cesur olalım çocuklarımızı cesur yetiştirelim. Yoksa kaplumbağa gibi yaşamaya devam edeceğiz. Belki konumuz çok ciddi ama espri olarak şimdiki ana babalar tarihimizde yaşasalardı Fatih Sultan Mehmet‘e “Evladım ne yapacaksın İstanbul’u alıp, otur oturduğun yerde başımıza iş çıkarma diyeceklerdi.” Elbette cesarette risk var kaybetme tehlikesi var. Fakat durağanlık ve hareketsizlik de bir bakıma ölüm gibidir. 

Hareket etmeyenler sadece ölülerdir. Dinimiz bütün ibadetlerde hep hareketi emrediyor cemaatle namazı, akraba ve hasta ziyaretlerini, yardımlaşmayı, kurban kesmeyi, haccı umreyi, bayramlaşmaları ve en büyük hareket olan hicreti. 

Özellikle tebliğ dediğimiz insanlara iyiliği anlatıp kötülüklerden sakındırma içinde cesaret gerekiyor. Bunların hepsi hareketle ve cesaretle oluyor. Hadiste “Ticaretle uğraşınız ve cesur olunuz. Rızkın onda dokuzu ticaret ve cesarettedir.” buyrulmuştur. Şu anda kırılan cesaret duygusu yüzünden kimse ticarete girmiyor herkes gözünü memurluk gibi garanti görülen mesleklere dikmiş durumda. Ya yanlış bir şey yaparsam bir hata olursa düşüncesi bizi yerimizden kıpırdatmıyor. Belki de tembelliğimiz korkularımızdan ileri geliyor. 

Evet hayatımızı zehirleyip bizi hareketsizliğe mahkum eden bu korku duygusundan kurtulmalıyız. Bunun yolu da enerji kaynağımız olan imanımızı kuvvetlendirmekten geçiyor. ”Korkak bezirgan ne kâr eder ne ziyan” demişler atalarımız. Kâr etmek için harekete geçmek lazım tabi bunun içinde zarar etme tehlikesi var. Risk almazsan kâr edemezsin zarar da etmezsin ama bir adımda ilerleyemezsin. Gelecek cesurca hareket edenlerin olacaktır. Şeytan bile korku damarımızı kullanarak bizi çaresiz bırakır. Kuranı Kerim korkuyu Ali imran suresinde şöyle açıklıyor; ”Şeytan sizi dostlarıyla korkutmak ister gerçekten iman ediyorsanız onlardan değil asıl benden korkun” Evet korkacaksak ancak Allah’tan korkalım Ona saygısızlık ve isyan etmekten korkalım şeytanlardan ve dostlarından korkmayalım. Hayırlı işlerin tabiki düşmanları olacak cesurca harekete geçmekten korkarsak sonunda düşman en küçük köyümüze kadar girecek. Bugüne kadar korkaklardan hiç kahraman çıkmamıştır. 

Hz Ali’nin kılıcında şu dizeler yazıldığı anlatılır. 
Korkuda ayıp var utanç var / Karşı durup direnmekte şeref var yücelik var / İnsan korkuyla başa geleceği savuşturmaz / Korku insanı ecelden kurtaramaz.