"Bu kimin ve neyin öfkesidir?"
Özgecan'ın darp edilerek hunharca katledildiğini ifade eden Özen, "Bu ne yoğun bir öfke ve kindir? Bu kimin ve neyin öfkesidir? Biz Denizli Büyükşehir Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak, günlük uygulamalarımız içinde başı örtülü, örtüsüz, açık giyinen, kapalı giyinen, Müslüman, ateist, zengin, yoksul, eğitimli, eğitimsiz farklı sosyal sınıflardan gelen birçok kadın başvurana danışmanlık yapıyor, sorunlarının çözümünde destek oluyor ve sıkıntılarını kendi sıkıntımız gibi üstleniyoruz. Kadına yönelik şiddetin her türünün çok yaygın olduğuna ve yol açtığı sonuçlara her gün tanık oluyoruz. Bize başvuranlardan dinlediğimiz öyküler ve yapılan bilimsel çalışmalar kadına yönelik şiddetin belli bir sosyal sınıf ya da hayat görüşüne sahip kadınlarla sınırlı olmadığını ancak erkek egemenliğinin yüksek olduğu toplumlarda daha yaygın olduğunu gösteriyor. Kadına yönelik şiddetin en önde gelen nedeni, erkek egemen sistem içinde erkeklerin kadınları kontrol altına alma, kadınların yaşamını ve yaşam alanlarını kendi koydukları kurallara göre düzenleme isteğidir" diye konuştu.
"Zihniyetin değişmesini talep ediyoruz"
21. yüzyıl Türkiye’si için kadına yönelik şiddetin bir insanlık ayıbı olduğunu düşündüklerini ifade eden Özen, "İsyan ediyoruz! Cinsiyetçi ayrımcı ve cinsel saldırıları körükleyen zihniyetin bizzat ürettiği kadına yönelik cinsel, fiziksel, ruhsal şiddetin yaralarını sarmak yerine erkeklerin kendilerini sorgulamalarını, kendi rollerinin uzantılarına bakmalarını, kadına yönelik şiddetin önlenmesini istiyoruz! Sadece 'kadın' oldukları için öldürülen Özgecan Aslan ve yüzlerce kadının katlinden sorumlu olan cinsiyetçi ve cinsel saldırıları körükleyen zihniyetin değişmesini talep ediyoruz" dedi. Bu güne kadar hep çocuk eğitiminin öneminden bahsettiklerini anlatan Özen, şöyle konuştu: "Eğer Özgecan'a kıyanlar böyle yetişmemiş olsalardı belki de o hala hayatta olacaktı. Artık kızlarımıza nasıl giyineceklerini değil, oğullarımıza nasıl davranmaları gerektiğini öğretmemizin vakti geldi. Hele ki, 'Kadınlar size Allah'ın emanetleridir' diyen yüce bir dine sahip bir ülkede kadın cinayetleri artık 'son bulsun' diyor; sözümüzü Ulu Önder Atatürk’ün şu söylemiyle noktalıyoruz; 'Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.' Tüm milletimizin başı sağolsun."
Özen, basın açıklamasını Mevlana'nın şu dizeleriyle sonlandırdı:
Çiçeklerle hoş geçin, balı incitme gönül,
Bir küçük meyve için, dalı incitme gönül.
Başın olsa da yüksek, gözün enginde gerek,
Kibirle yürüyerek yolu incitme gönül!
Mevlâ verince azma, geri alınca kızma,
Tüten ocağı bozma, külü incitme gönül.
Dokunur gayretine, karışma hikmetine
Sahibi hürmetine, kulu incitme gönül.
Sevmekten geri kalma, yapan ol, yıkan olma
Sevene diken olma, gülü incitme gönül.
Konuşmak bize mahsus, olsa da bir güzel süs,
Ya hayır de, ya da sus, dili incitme gönül.