Psikolog Cengiz Türkmen, kadına yönelik şiddetin milattan önceki dönemlerde de yapıldığını belirterek, “Yapılan tarihi kazılarda bulunan kadın kafataslarındaki kırıkların erkeklerinkinden yüzde 30 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Bu da kadınların fiziksel şiddete uğradığını bizlere göstermektedir” dedi. Denizli Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin ailelere yönelik sürdürdüğü “Aile İçi İletişim” semineri Çatalçeşme Oda Tiyatrosu’nda yapıldı. Psikolog Cengiz Türkmen, kadınların yoğun ilgi gösterdiği seminerde, aile içi şiddetin önlenmesi ve çocukların sevgi dolu bir ortamda büyümeleri için neler yapılması gerektiğini solandaki kadınlarla paylaştı. 2006 yılında yaptığı bir araştırmanın  çok ilginç sonuçları  ortaya çıkardığını ifade eden Türkmen, “Doğadaki hiçbir canlı kendinden daha güçlü bir canlıya şiddet uygulayamaz. Hayvanlarda güçlülüğün simgesi aslan, hiçbir hayvandan şiddet görmez. Bu nedenle insanlarda da erkek genelde şiddet uygulayandır. Şiddet, bireylerin fiziki veya psikolojik bağımsızlığına yada bütünüyle kişiliğine, kişilik gelişimine zarar veren her türlü davranıştır. Şiddet, sözlerle başlar, ilerleyen zamanda durmaz ve dayağa dönüşür. Şiddet saklandığı sürece asla durmaz” dedi. Kadına yönelik saldırganlığın ve şiddetin tarihinin insanlık tarihi kadar eski olduğuna dikkat çeken Türkmen, “Yaptığım araştırmanın sonuçları kadına yönelik şiddetin milattan önceki dönemlerde de olduğunu gösteriyor. Yapılan tarihi kazılarda bulunan kadın kafataslarındaki kırıkların erkeklerinkinden yüzde 30 daha fazla olduğu ortaya çıktı. Bu da kadınların fiziksel şiddete uğradığını bizlere göstermektedir” diye konuştu.

Şiddet gören kadına tavsiyeler

Psikolog Türkmen, Moğol İmparatoru Cengiz Han’ın tecavüze uğrayan eşine bir gün bile kötü davranmadığını  kaydederek, “İmparatorun eşi, düşmanları  tarafından tecavüze uğrar. Cengiz Han, eşini o şekilde kabul eder ve eşine bir tek kötü söz söylemeden yaşamını sürdürür. Kimden olduğunu bilmediği çocuğu da diğer 3 çocuğundan ayırt etmez ve bunu hiçbir zaman çocuğa söylemez. Günümüzde kaç erkek bu şekildeki bir durumu kabullenip eşine ve çocuğa şiddet uygulamaz?” dedi. Şiddet gören kadınlara tavsiyede bulunan Türkmen, şöyle konuştu: “Bulunduğunuz yerdeki en yakın polis merkezine ya da karakoluna başvurun. Yaşadığınız olayla ilgili tutanak tutturun. Emniyet görevlileri tutanak tutmak zorundadır. Tutmayanlar hakkında cezai işlem uygulanır. Vücudunuzdaki izler kaybolmadan muayene olmak önemlidir. Tutanak yazılmadan önce hastaneye sevk yapılması konusunda ısrarcı olun. Tutanağı okumadan önce asla imzalamayın ve imzalı bir örneğini mutlaka kendiniz için alın.”


 


Denizli Devlet Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Doktor Fatma Pınar Kutucu, kataraktın en önemli nedeninin ileri yaş olduğunu 60 yaş civarında yüzde 60 ve 100 yaşında yüz 100 katarakt görüldüğünü söyledi. Kataraktın göz merceğinin saydamlığını kaybetmesi olarak tanımlandığını belirten Doktor Kutucu, “Göz merceği, göz bebeğinin arkasında bulunur ve gelen görüntünün sinir tabakasına odaklanmasını sağlar. Katarakt bu göz merceğinin şeffaflığını kaybetmesidir. Böylece arkadaki sinir tabakasına net görüntü düşmesi zorlaşmaktadır. Değişik hastalıklar ve doğumsal hastalıklar dışında katarakt yaşlanmanın bir belirtisi olarak karşımıza çıkar. Kötü beslenme, güneş ışığı, alkol, sigara, şeker hastalığı, uzun süre kortizon türevi ilaç kullanımı, göze darbe gelmesi gibi nedenler katarakta yol açabilir” diye konuştu. Katarakta en önemli şikâyetlerin uzak veya yakında görme azalması, ışık kamaşması, insan yüzlerini veya yol işaretlerini tanıyamama ve sulanma olduğunu ifade eden Doktor Kutucu, “Hastanemizde de başarı ile gerçekleştirilen katarakt ameliyatı, hastaların gözlüğe rağmen günlük işlerini yapmada güçlük çekmeye başladığı, gazetesini okuyamama, televizyonu net görememe durumlarının başladığı dönemde önerilmektedir. Kataraktın ilaçla veya gözlükle tedavisi mümkün değildir ve oluşumuna neden olan mekanizmalar tam olarak aydınlatılmadığı için ilerlemesini önleyecek bir yöntem de henüz yoktur. Günümüzde cerrahi tedavi tek seçenektir” diye konuştu.

Ameliyat başarısı yüzde 98

Katarakt tedavisinde tek seçenek olan ameliyat ile saydamlığını kaybeden göz merceğinin alınarak yerine yapay göz merceği yerleştirildiğini anlatan Kutucu, “Hastanemizde 1999’dan itibaren katarakt cerrahisinde halk arasında laser olarak bilinen FAKO yöntemi uygulanmaktadır. FAKO cihazı, ses dalgaları yardımıyla kataraktı göz içerisinde eritir. Denizli Devlet Hastanesi, ilimizde Pamukkale Üniversitesi’nden sonra bu cerrahi yöntemi uygulayan ilk hastanedir. Her göz hekimi bu cerrahide çok sayıda ameliyat deneyimine sahiptir. FAKO cihazımız son teknoloji ürünü olup 2,8 milimetreden ameliyatı gerçekleştirebilmekteyiz ve ameliyatta sütür (dikiş) kullanılmamaktadır. Kullandığımız göz içi lensleri bilgisayarlı göz içi lensi ölçer (biometri cihazı) aletle ölçülmektedir. Başarı oralarımız yüzde 98 olup, kalan yüzde 2’lik düşük başarı oranı ise hastaya ait diğer hastalıklar nedeniyle olabilmektedir” şeklinde konuştu. Doktor Pınar Kutucu, kataraktı olan hastalarda, FAKO cerrahisi ve yeni göz içi lensleri ile daha güvenilir ve görme kalitesi daha iyi olan ameliyat sonuçları elde etmenin mümkün olduğunu sözlerine ekledi.