Aralık ayının başından itibaren, telaşlı, tatlı bir heyacan sarar hepimizi. Yeni başlayan her şey gibi yeni başlayacak yıl da kalbimizin hızlı çarpmasına neden olur.Yeni bir yıl başlarken: Biten yıl neler yaptığımızı, neler öğrendiğimizi gözden geçiririz. Çevremize yararlı olup olmadığımızı, zamanımızı iyi kullanıp kullanmadığımızı düşünürüz.
Yılın son zamanları geldi işte. Ben bu anlarda daha bir hüzünlü olurum. Belki ömrümden bir yıl daha gitti diye. Belki de bir yıl daha yaşlandım diye. Nasıl geçti koskoca bir yıl? Nasıl geçiyor yıllar? Bazen çok uzun, bazen de çok kısa.
Her yıl; yeni atılımlar, yeni umutlar, kısaca yenilikler yılıdır. İnsanlık her yeni yılda tarihini yeni başarılar, yeni buluşlar, her alanda ilerlemelerle zenginleştirir.Bizim de bu hızlı gidişe ayak uydurmamız, yeni yılda daha çok çalışarak daha başarılı olmamız gerekir. Zamanı yapamayacağımız şeyleri istemekle geçirdiğimiz söylenir. Oysa gücümüz tüm zamanları zorlar. Yeter ki kendimize ve dostlarımızın gücüne inanalım. Yeni yılda inancımızı pekiştirelim ve mutlu olmaya çalışalım.
Geriye dönüp baktığım zaman ya yaşadığım büyük mutsuzluklar ya da yaşadığım en keyifli zamanlar aklıma geliyor. Arada kalanlar ise unutulmaya mahkum gibi.
Ne çok şeyi öğretti bana geçen yıllar…
Birçok şeyi yanlış , eksik , hatalı yaparak en çetin kışları yaşarken bile bana baharların küsmediğini öğrendim. Bu nedenle de her üzüntünün arkasından sevincin geldiğini bilerek beklemenin, sabretmenin kıymetini öğrendim.
Gün geldi kendi kabuğuma çekildim. Çevremden uzaklaşarak kendime ayna tutmaya çalıştım. Bu serüveni yaşarken yalnız kaldım. Böylece yalnızlığın değerini ve çeşitlerini öğrendim.
Sevdiklerime sıkı sıkıya bağlı kalamadım çoğu zaman. Bağlı olmak, bağımlı olmaktan daha sağlıklı diye düşündüm. Çevremde sevilme ihtiyacıyla yanıp tutuşan gönüllere köprü olamadım. Sevilmenin değil belki ama sevebilmenin gücünü öğrendim.
Kendi hayatımı yaşadığımı zannedişlerim çok oldu. Çevremin bana sunduğu hayatı yaşamayı bırakarak kendim olabilme çabasına girdim. Güvenli limanlardan çıkmak, zincirlerime elveda demekle mümkün olabildi. Vazgeçebilmenin zor ama bir o kadar da şart olduğunu öğrendim.
Kendimi tamamıyla bir işe, bir olaya adayıp diğer rollerimi hiç aksatmadım. Ama öyle roller oynadım ki, asıl BENi arayıp bulmakta zorlandım. Bu nedenle , ne yaşarsam yaşayayım kendimden caymamam gerektiğini öğrendim.
Öyle bir sevda yaşadım ki, yorulduğum zamanlar kendimden yardım istedim. Kalbimde fırtınalar koparken , beklentileri bir kenara atıp, karşı tarafa huzur verebilmeyi öğrendim. 
Gördüm ki konuşmayı beceremiyorum kendimi yazılarla ifade edebilmeyi öğrendim, öğrenmeye de devam ediyorum. Kelimeler hayatıma renk katıyor, değiştiriyor. Yazdıklarım bir nebze de olsa çizgimi gösteriyor.
En önemlisi de;
Ben geçen her yıla teşekkür etmeyi öğrendim.
Öğrenecek daha çok şeyim olduğunu hissettirdiği için, umutlarımı da yanıma katarak, var gücümle yeni yıla “ Hoş geldin, İyi ki geldin” diyebilmeyi öğrendim.


KADERİMSİN

GÜLLERE PAPATYALARA SORDUM
YAPRAK YAPRAK SEVİYORMU DİYE
KALP BU FAL DEĞİL Kİ BENİ SEVESİN
SEN SEVGİLİM BENİM KADERİMSİN

GÜNEŞİM DESEM GÜNEŞ TUTULUR
DENİZİM DESEM SUYUM ÇEKİLİR
BİRGÜN BU SEVDAM BENİ GÖTÜRÜR
SEN SEVGİLİM BENİM KADERİMSİN

KORKUYORUM SENİ KAYBETMEKTEN
KAHROLUP SENSİZ ACI ÇEKMEKTEN
BİRGÜN GELİRDE SENSİZ GİTMEKTEN
SEN SEVGİLİM BENİM KADERİMSİN