Kız çocuklarım. Sizleri coook seviyorum. Ama bu sayıda yazan, Pelinsu’ Cavga’yı biraz daha fazla seviyorum. Onunla geçirdiğim kısa zaman dilimi, hem çok kıymetli hem çok anlamlı benim için. Mesleğimin ilk yıllarında, ilk görev yerime ilk başladığımda, bizimkilerin yanından ilk ayrıldığımda, ilk günlerimi, ilk korkularımı, ilk sancılarımı, ilk ayrılışımı; o ve biricik annesi ile birlikte yaşadım. O henüz üç yaşında oyun cağında; çok sevimli, sokulgan sorularla dolu, çok akıllı bir çocukken; ben yaşamın ilklerini yaşamakta zorlanan, ayakta durmaya çabalayan, konu komşu denen sosyal cevre ile yeni tanışmış, hayatı ilkleri ile öğrenmeye başlamış biri idim. Beni oyun arkadaşı yapmak isterdi, kaçardım. Benim onun nesi olduğumu bilmeyi isterdi, uzak dururdum. Benim evlerinde ne aradığım sorusu zehir gibi aklını kurcalardı, anlardım hınzırı, yanıt vermezdim. Tıp kitapları arasına tıkılıp kalmış ama çocuk denen elde tutulur gözle görülür varlığı henüz tanımamıştım halimi anlayın işte...Ayyy ne yapacaktım şimdi ben yaaaa…. o üstüme geldi çocuk özüyle, ben kaçtım. Odamın kapı cemakanını şemsiye sapıyla dövdü durdu kaç kez, ben taaruza hazırlanan yenik komutan gibi kendimi odaya kitledim. Bir kez merdivenden yuvarlanmış yumurcak, elim ayağıma dolaştı, tıbben nasıl yaklaşılır bilemedim. Boğazı çok sık inerdi, böbreklere kalbe vurmasın diye iğne yapardım, divan altına girer çıkmazdı, yakalandığında çok pis bakardı. Ne idiü belirsizdim, iğneci eşektim,mendurun tekiydim …Sonra o zehir gibi küçük kız büyüdü, babasız günlerine, haris insan yığınlarının sığ bakışlarına, sözlerine, erken egemen yapının baskına inat BÜYÜDÜ, KOCAMAN KZI OLDU ve bana “11. Ekim Kız Çocukları Günü” adına bir yazı yolladı, işte yazıyorum ve seni çok seviyorum….
Eğer kadınsan yenik başlıyorsun çoğu zaman hayata. Duvarlar örüyorlar dünyayla aramıza, sınırlar öğretiyorlar sonsuzlukta,önce bedenimizi ardından gözlerimizi kapatmak istiyorlar.. istiyorlar çünkü görmeyip duymayıp bilmezsen yerine getirebilirsin kadınlık görevini layıkıyla..
Her kadın gibi kalıplara konuluyorsun doğunca. Daha sen düşünmeye başlamadan onlar düşünmüştür senin hakkında yasaktır etek giymek mesela anlamazsın,anlayamazsın çünkü saçmadır henüz on yaşına basmış bir 'çocuk'sundur hala ,erkek arkadaşın olamaz çünkü doğdugun gün çizilmiştir o keskin çizgi,sevemezsin hiç bir adamı hem de sevmek en güzel eylemiyken dünyanın ,okumak istersin ama yenik çıkmışındır o savaştan da. Seçeneğin kalmaz fazla çizilmişti çünkü hayatın çoktan.. iyi bir evlat olucaksın önce ardından iyi bir eş ,iyi bir ana, ittat edeceksin babana ,boyun eğeceksin kocana çünkü eğer çıkarsan sınırının dışına hemen yapışır koca bir damga sırtına.
Ne zor gerçekten kadın olmak ama bizde sığındık hep bu lafın ardına. Ezildik, yargılandık, taciz edildik, 13 yaşında kocaya satıldık, dayak yedik sustuk hep sessizdi çığlıklarımız. Belki de kadınlığın da fıtratın da bu vardı?? Namus dediler boyun eğdik, ayıp dediler kabullendik,
günah dediler inandık. Peki ya biz kadınlar ne zaman savaşmak yerine kabullendik, yanlışları düzeltmenin yollarını aramak yerine halimize sükretme çirkinliğini kimden öğrendik? Adına da kader dedik çekildik.
Bilmiyorum dinmiydi ya da sistemmiydi bizi bu hale getiren belki de bizlerdik çünkü kadını en çok üzen de kadın değil miydi çogu zaman.Bildiğim bir şey var ama; güç her zaman kadın da ne yazık ki farkedemedik hala. Eğer tarih yazdıran analar varsa bu dünya da kendi tarihimizi de yazabiliriz hala der ki Viktor Hugo ' Kadınlar zayıftır ama anneler güçlüdür.' ne güzel anlatmış bu cümleyi ibrahim tarhan
"Kızlarınızı iyi yetiştirin.
Kendi kendilerine yetmeyi öğretin.
Namuslu olmanın yürekten geçtiğini öğre...tin. Evden çıkar çıkmaz ilk köşede eteğinin boyunu kısaltmasına gerek olmadığını öğretin.
İstediğini giymeyi öğretin . İnsanın ahlakının sadece kendi beyninde olduğunu öğretin.
Kıskanılmanın sevilmeyle aynı olmadığını öğretin. Kıskanılmanın güzel, saygısızlığın kötü olduğunu öğretin
Beni çok kıskanır, dışarı çıkarmaz, şunu bunu giydirmez diyen adamla gurur duymamayı bunun aslında kendine hakaret olduğunu öğretin.
Arayıp neredesin ; kiminlesin vs. diyen adama seni tanımadan önce nasıl davranacağımı bilmiyor muydum haddini bil demeyi öğretin.
Eşlerini aldatan erkeklerin yanındaki ikinci kadın olmamayı öğretin.
Oğullarınızı iyi yetiştirin.
Karşı cinse saygı duymayı öğretin.
Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin.
Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin.
Dokunmaktan korkmamasını öğretin.
Sevmenin değer verme olduğunu öğretin.
Sahip çıkmayla sahibi olmanın farklı olduğunu öğretin.
Bulunmaz Hint kumaşı olmadıklarını; olsalar bile burun silinen mendillerinde kumaştan yapıldığını; hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin.
Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin "
Savaşmayı seven tüm yürekli kadınlara..