Ak Parti Denizli Milletvekili Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Mehmet Yüksel, Türkiye'nin yıllarca yeterli ihracat yapmadan, IMF destekleri ile ayakta kalmaya çalıştığını belirterek, “Kaybedilen zamanın tekrar kazanılması için üretime ve ihracata önem veriyoruz. Güçlü bir ekonomiye sahip olmak istiyorsak bunu yapmamız şart” dedi.

Türkiye’de uzun yıllar yeterli ihracat yapılmadığı ve buna bağlı olarak döviz yetersizliği oluştuğuna ve beraberinde krizlerin olduğuna dikkat çeken Milletvekili Yüksel, Türkiye’nin geçmiş dönemlerde uzun yıllar IMF programları ile ayakta kalma mücadelesi verdiğini dile getirdi. Yüksel; “Ülkemiz yıllarca yeterli ihracat yapamamış, bunun sonucu döviz yetersizliklerine dayalı krizler yaşamış ve diğer ülkelerden yardım istemek zorunda kalmıştır. Bu süreçte ülkemiz, IMF programları ile ayakta kalabilmiştir. 80’li yıllarda başlatılan dışa açılma ve dünya ekonomisi ile entegrasyon sürecinin 2001 yılına kadar krizlerle devam ettiği hepimizce bilinmektedir. Ancak, 1990-2000 yılları arasında ihracatımız ortalama yıllık olarak yüzde 8,41 artmıştır. 2001 ve 2011 yılları arasındaki on yıllık dönemdeki artış oranı ise yüzde 17, yüzde 20,7 gibi yüksek bir orana kavuşmuştur. 2011 yılı için bu bahsedilen oranlar Ocak-Eylül ayları hesaba katılarak hesaplanmıştır. Bu yüksek oranın pek çok ülkelerin gözünü kamaştıracak büyüklükte olduğu açıktır. İhracatımızın Gayri Safi Millî Hasıla içindeki payı, 2000 yılında yüzde 10,5 iken 2009 yılında ise yüzde 16,6’ya kadar çıkmıştır. Dünya krizi bu oranı 2010 yılında yüzde 15,5'e düşürmüştür. Kısaca ihracatımızın son on yılda göstermiş olduğu performans göz ardı edilmemelidir. Bu arada bu ihracat artışları yeterli midir? Hayır. Bize göre yeterli bir tablo değildir. Hızla artan genç nüfusumuza ve işgücüne, her gün yenilerinin katılmaya hazırlandığı gençlerimiz için istihdam yaratmak zorundayız. İç harcamalara dayalı büyüme ile yeterli istihdam yaratmak mümkün görünmemektedir. En sağlıklı ve hızlı istihdam artışı için ihracatın Gayri Safi Millî Hasıla içindeki payını yüzde 20'lere çıkartmamız gerekmektedir. İhracat artışını sağlamak için Hükümetimiz her türlü desteği sağlamaktadır. İhracat yapılacak desteklerin Dünya Ticaret Örgütü kurallarına ve tabi ki AB ile olan Gümrük Birliği kuralları nezdinde yapılması zorunludur” dedi.

“TL’nin Değerlenmesi İhracatı Olumsuz Etkilemedi”

Türk Lirasının değer kazanmasıyla birlikte ihracatın olumsuz etkilendiği yönündeki eleştirilere de dikkat çeken Milletvekili Yüksel, “Türk Lirasının Euro ve Dolar karşısında değer kazanması rakamlardan da anlaşılacağı gibi ihracatımızı olumsuz etkilememiştir.” dedi. Yüksel, şöyle devam etti; “Şimdiye kadar kamuoyunda tartışılan Türk Lirasının aşırı değerlendiği ve bunun ihracat üzerinde olumsuz etkisi olduğu yönünün büyütüldüğü kadar olmadığı rakamlardan anlaşılmaktadır. Türk Lirası, Dolar karşısında 2003 yılından itibaren, Euro karşısında 2005 yılından itibaren değer kazanmaya başlamıştır. Sepet bazında 2003 ve 2011 yılına kadar Türk Lirasının değerli olduğunu kabul edebiliriz. Bu dönemdeki ihracat artışımızın hızı daha önceki düşük değerli Türk Lirası dönemlerinden yüksek olmuştur. Türk Lirasının istikrarlı ve değerli kalması, ekonomideki dengeleri başta enflasyon olmak üzere çok olumlu etkilemiştir. İhracatı artırmak Gayri Safi Millî Hasıla içindeki payını yüzde 20-25 oranına yükseltmek ve ihracatın istihdam yaratma gücünden yararlanmak için yapılan destekleri daha da artırmanın önemi, dikkat edilmesi gereken bir husustur. Yapılacak olan bazı girişimler hem ihracatçılarımızı hem de ülkemizin dış dengesinin iyileştirilmesini sağlayacaktır. İhracatçılarımızı Eximbank kredileri ile desteklemekteyiz. Bu destek daha da artırılmalıdır. Kredi maliyetleri düşürülmeli, özellikle KOBİ'lerin bu kredilere erişimi en ucuz ve kolay yoldan yararlanmaları sağlanmalıdır. Özellikle güçlü Türk Lirasının ithalatı artırdığı gibi yaklaşımlar yeniden gözden geçirilmelidir. Çünkü Türk Lirasını, gelişmekte olan ülkelerin para birimleri ortalaması ile aynı grupta analiz ettiğimizde ülkeler bazında Türk Lirası, 2010 yılında ayrılmıştır ve 2011 yılı Kasım ayına gelindiğinde dolar karşısında yüzde 25 civarında değer kaybetmiştir. Fakat ihracatı artırmada ve ithalatı kısmada olağanüstü bir etkisi olmamıştır” dedi.