Paralel Devlet iddialarının yolsuzlukları örtmenin bir aracı olduğu kanaatindeyiz. Niçin böyle söylüyoruz. Çünkü 17 Aralık’a kadar paralel devlet iddiası yoktu. Yolsuzluklar ortaya çıkınca bu iddia gündeme geldi. Bu iddia ile yolsuzlukları ortaya çıkaran savcılar, hakimler, emniyetçiler ve alakasız birçok devlet görevlisi darmadağın edildi. Yani bu savcılar, hakimler, emniyetçiler bunca yıl devletin şerefli temsilcisiydi. 17 Aralık tarihinde hükümet ailesinin yolsuzlukları ortaya çıkınca mı ‘kaka’, ‘pis’, ‘hain’, ‘paralel’ vs. oldular.

Bu hiddet, bu şiddet, bu gerilim, bu saldırganlık, bu hakaretler tam bir suçluluk psikolojisinin göstergesidir.

Belki bu iddialar, iddia sahibince soruşturulsa, neticesinde iftira derdik; ama bu tepkileri görünce iddiaların doğru olduğu kanaati toplumda kesinleşti. Önce dış güç dendi, Amerika dendi, İsrail dendi, sonra perde arkasında onlardan özür dilenip olay ülkemizin yüz akı bir camiaya fatura edildi. Devletin tüm yetkileri elinde nasıl olsa, ‘vur abalıya’ değil mi?

Biz Büyük Birlik Partisi olarak daima suçlunun değil, mağdur ve mazlumun yanındayız. Kamu malına el uzatanın en amansız düşmanıyız. Çünkü onda yoksulun, yetimin hakkı vardır. Ona el uzatan iflah olmaz.

Büyük Birlik Partisi olarak sorumlu, yol gösterici muhalefet anlayışımızla Hükümeti uyarıyor, bir an önce yanlıştan dönmeli; varsa içindeki hırsızlık yapanları, yolsuzluk yapanları temizlemeli, adalete teslim etmeli, kendisiyle yüzleşmeli ve hesaplaşmalıdır. Suçu başkasına atmak adaletten ayrılmaktır. Adaletten ayrılan zulmeder. Zulmedenin ise karşısında Allah vardır.