Yüzyıllar boyunca bağımsız olarak yaşamış yüce Türk milletinin Kurtuluş Savaşı’nı kazanarak tarih sahnesine yeniden çıkışını, millet iradesi ile taçlandırdığı Cumhuriyetimizin 98. yıl dönümünü kutlamanın coşku ve heyecanını hep birlikte yaşıyoruz. 
Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde, 1923’te bir ateş yandı. Bu ateş ki tüm dünyayı ışığıyla aydınlatan Türkiye Cumhuriyeti’ydi.
Cumhuriyetimiz; milletçe gerçekleştirdiğimiz Millî Mücadele’nin sonucunda geçmişimize gururla, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayan en büyük armağandır.

 

Bugün hepimize düşen ortak görev; milletimizin şanlı tarihindeki en önemli dönüm noktalarından biri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni ortak değerlerimiz etrafında kenetlenerek birlik ve beraberlik içerisinde muasır medeniyetler seviyesinin de üstüne taşımak ve her daim Cumhuriyetimizin gücüne güç katmak olacaktır.
 

Tüm bu duygu ve düşüncelerle; Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, kahraman silah arkadaşlarını, bu toprakları bizlere vatan yapan aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi saygı, şükran ve rahmetle anıyor; tüm halkımızın “29 Ekim Cumhuriyet Bayramı”nı en içten duygularımla kutluyorum."