Akdeniz Üniversitesi (AÜ)Tıp Fakültesi Hastanesi’nde organ nakli olan 10 hasta ve hasta yakınına nakilden sonra tedavilerini rahatça sürdürebilmeleri ve Antalya’da yaşamaları için üniversite bünyesinde iş imkanı sağlandı. Aileleri ile birlikte Antalya’ya yerleşen hastalar hem organ hem de iş sahibi oldular.
Babalar hastanenin değişik bölümlerinde çalışırken, anneler ise çocuklarının tedavi süreçlerini takip ediyor. Akdeniz Üniversitesi Rektörü İsrafil Kurtçephe organ nakli olanlara sadece hasta gözüyle bakmadıklarını, duygusal bir bağla bağlandıklarını belirtti. Rektör Kurtcephe “Biz bir aile gibiyiz. Başka illerden gelen hastalar tedavilerine devam etmek zorunda ama hayatlarını devam ettirmeleri için de bir işe ihtiyaçları oluyor. Çocukları böbrek karaciğer nakli olan ya da kendileri nakil olanlara imkanlarımız doğrultusunda iş imkanı sağlıyoruz. Böylece tedavilerine de devam etmiş oluyorlar “ dedi.
Türkiye’nin ilk yüz nakli hastası Uğur Acar’da yaklaşık 1 yıldır üniversite personeli. Rektörlük’te evrak işlerinde görev yapan Uğur Acar’ın tedavisi de devam ediyor. Akdeniz Üniversitesinde çalıştığı için çok şanslı olduğunu söyleyen Uğur Acar, “Böylece tedavimde devam ediyor. Zorluk yaşamıyorum. Bana iş imkanı sağlayan Rektör Kurtçephe’ye ve Ömer Özkan hocama teşekkür ediyorum” dedi. Sadece Uğur Acar değil böbrek ve karaciğer nakli olan çok sayıda hasta ve yakını da üniversite personeli olarak hayatlarına devam ediyor. Tıp Fakültesi Başmüdürlükte görev yapan Cemil Barlak da böbrek nakli ile sağlığına kavuştu.Tedavisi devam ederken hem de para kazanmak zorunda olduğu için üniversiteden gelen iş teklifini hemen kabul etmiş. Barlak, “Üniversitede çalıştığım için çok mutluyum. İş imkanı sundukları içinde teşekkür ederim” dedi.
Ordu’da yaşayan Erdem-Ümit Baş çiftinin üçüncü çocuğu Berk’e doğuştan böbrek yetmezliği teşhisi konulmuştu. Doktorlar “Berk’in yaşaması için tek çare böbrek nakli. Yoksa ölür” dedi. Bunun üzerine baba Ümit Baş, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Organ Nakli Merkezi’ne başvurdu. Donörden böbrek çıkmayınca baba bir böbreğini vermek istedi. 6 Mayıs 2012 tarihinde Doç. Dr. Ayhan Dinçkan tarafından gerçekleştirilen operasyonla babadan alınan bir böbrek oğluna nakledildi. O zaman 1,5 yaşında olan minik Berk Türkiye’nin en küçük böbrek nakilli hastası oldu. Baş ailesinin, çocuğunun tedavisi ve kontrolleri için Antalya’da olmaları gerekiyordu. Bu nedenle Ordu’dan Antalya’ya taşındılar. Ancak bir süre iş bulamadılar. Baba Erdem Baş, yaşadıkları sıkıntılı süreçte bir tek Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin yanlarında olduğunu söyledi. Berk’in sağlığı ve yaşaması için Antalya’da kendisinin iş bulmasının çok önemli olduğunu da belirten baba Erdem Baş, “Kendimi Çok şanslı hissediyorum. Ameliyathanede çalışmaya başladım. Hem oğlumun hayatı kurtuldu hem iş buldum. Oğlumun sağlık durumu da çok iyi” dedi.
Konya Ereğli’de yaşayan Mücahit - Mehtap Kendir çiftinin 3 yaşındaki oğulları Mesut Can Kendir doğuştan böbrek hastası olunca nakil için Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Organ Nakli Merkezi’ne başvurdu. Kısa süre sonra kadavradan böbrek çıkınca o zaman 2.5 yaşında olan minik Mesut Can’a kadavradan alınan böbrek 10 Şubat 2012’de Doç. Dr. Ayhan Dinçkan tarafından nakledildi. Minik Mesut Can’ın tedavisi için ailenin Antalya’da kalması gerekiyordu. Ereğli’de pazarlamacılık yapan baba Mücahit Kendir, Antalya’da iş bulmak için çok uğraştı. Ancak iş bulamadı. Ereğli’ye geri dönmek zorunda kalacaklardı. Fakat çocuğunun tedavisinin aksamasından endişeliydiler. Organ Nakli Merkezi Kendir ailesinin çaresiz durumunu görünce baba Mücahit Kendir’e hastanenin Kulak, Burun, Boğaz servisinde çalışma imkanı sağladılar. Baba hastanede işe başlayınca Kendir ailesi evini Ereğli’den Antalya’ya taşıdı. Oğlu Mesut Can, iyileşti. O günleri hatırlamak istemediğini belirten baba Mücahit Kendir, “Çok çaresizdim. Organ Nakli Merkezi ve hastane çalışanları maddi manevi bizim yanımızda oldu. Oğlum böbrek nakli ile hayat bulurken bende iş buldum” dedi. Mesut Can’ın babası Mücahit Kendir ve Berk’in babası Erdem Baş hastanedeki mesai bitiminde bile hastanede kalıyorlar. Çocuklarının tedavisini sürdürüyor, kendi durumunda olan hastalara yardımcı oluyorlar.