Ufuk Sağlık-Sen Denizli İl Temsilcisi Önder Esen, 14 Mart Tıp Bayramı nedeniyle bir basın açıklaması yaptı. Esen, "14 Mart 1919’da İstanbul’un işgaline karşı yapılan tıbbiyeli direnişinin tarihidir.  Gün, hayatla ölüm arasındaki ince çizgiyi, derinlemesine yaşayanların günüdür.  Gün, bir çift gözün dünyaya merhaba deyişine, ilk şahit olanların günüdür. Gün, gece gündüz demeden, onurlu ve kutsal bir görevi büyük özveriyle yerine getirmeye çalışan sağlık çalışanının günüdür.  Evet, bugün kutsal bir meslek olan tüm sağlık çalışanlarının kutlu günüdür. Elbetteki bugünlerini canı gönülden kutluyoruz lakin hizmet kolumuzda onca halledilemeyen mesele varken bilmiyorum gün nasıl kutlu olacaktır." dedi.  
Ufuk Sağlık-Sen Denizli İl Temsilcisi Esen, "Henüz, kronikleşen sıkıntılarımızdan yıpranma payı (fiili hizmet zammı), ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmaması, sağlık personeline uygulanan şiddet, çalışanlarımızın ve mesleklerinin itibarsızlaştırılması, rekabetten ve adaletten uzak ötekileştiren bir terfi sistemi, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının kapsamlarının dar olması, sağlık hizmetlerinde taşeronlaşma, adaletsiz döner sermaye dağılımı,  Aile sağlığı çalışanlarına zorunlu nöbet dayatması, riskli birimlerin yeniden tanımlanmaması, gördüğümüzü aratan promosyon anlaşmaları, sağlık personelinin çocuklarının sağlıklı büyüyeceği kreş sisteminin olmaması, ek zam taleplerinin karşılanmaması gibi birçok sorunu halledememişken, günün kutlanılması zannederim samimi olmayacaktır.  Eğer bugün bunlara dur demez isek, yarın sorunlar, kanser gibi hizmet kolumuzu saracaktır.
Buradan yetkililere sesleniyoruz, biz duamızı yaptık haydi sizde duamızın kabulünün vesilesi olun.
Sağlık hizmetleri ölçüsünde görev yapan tüm meslek çalışanları, fiili hizmet farkı alırken, yıllardan beri hizmet kolumuzun kanayan yarası olan yıpranma payı neden çözülememektedir. Biliniz ki bunun sadece seçim öncesi rant malzemesi haline getirilmesi, bizi daha da çok yıpratmaktadır. Unutmayın ki biz, sizin oy pusulanız değiliz. 
“Yetkililerin, sen hastaneyi bekleme hastane seni beklesin” gibi yaklaşımları, halkın beklentisini gerçekçi olamayacak şekilde yükselttiğinden, sağlık çalışanları, vatandaşın hedefi haline getirilip, çalışanlar şiddete maruz bırakılıyor. 
Biz bugün, sağlık hizmetinin unutulan saygınlığını ve kutsallığını, sizlere tekrar hatırlatarak, hizmet kolunun ve mesleklerinin yeniden itibarının kazandırılmasını istiyoruz.
Görevde yükselme sınavlarını olumlu bulmakla beraber, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlardaki diğer yönetim ve uzmanlık kadrolarını da kapsayacak şekilde, hizmet kolunun ancak binde birlik kısmını değil, tamamını içine alan rekabetçi, adaletli, tarafgirlikten ve ötekileştirmeden uzak bir terfi sistemi bekliyoruz.
Sektörümüz kâr aracı olarak kullanılmaması gereken hassas bir kamu hizmet alanıdır.  Evet biliyoruz ki ekonomik dengeler gözetilmeli ancak bu özverili bir şekilde hizmet sunmaya çalışan sağlık personelinin taşeronlaşmasıyla olmamalıdır. Birçok birim taşeronlaştırıldı. Görüntüleme, sterilizasyon, laboratuar, ve en son yapılmak istenen de sağlıkçıların can kurtarmaya giderken canından olma ihtimallerinin yüksek olacağı ambulans hizmetleri. Eğer bu sağlık çalışanlarının tepkisini ölçmek içinse, emin olunuz ki sağlık çalışanlarının tepkisi bu noktada çok büyük olacaktır. 
Adaletli dağıtılması beklenirken,  son zamanlarda döndürülemeyen döner sermayeler, ödemelerini ona göre planlayan sağlık personelini endişelendirirken, gelecekte döner sermayenin de mi ellerinden alınacağı korkusunu yaşatmaktadır.
Birçok sağlık çalışanı ek ödemelerin emekliliğe yansıtılmasını beklerken, çoktaaan emekli oldu. Mesleğe en son girenlerinde mi emekli olmasını bekliyorsunuz. Günü kurtaran, geleceği karartan ek ödemeler, geleceğimizi de aydınlatmalıdır.
Zaten ağır iş yükü altında ezilen aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları, mevcut sistemde birçok problemle karşı karşıya iken, şimdi getirilen nöbet zulmü, çalışanlarımızın motivasyonunu etkilemekte, sağlık hizmetlerinin kalitesini düşürmektedir.  Bu dayatmaya tepkimizi, ilk başladığı günden beri haykırıyor, sonuna kadar da mücadele edeceğiz.
Hali hazırdaki riskli birimlerin, risk oranları yeniden değerlendirilmeli, risk faktörü olarak en önemli alanlardan olan kan bankası, laboratuar,  rontgen vb gibi alanlarda çalışan personelimiz, kaderine terk edilmeden, riskli birimler arasına konulmalıdır.
Malum sendika sayesinde kuşa dönen sağlık çalışanlarının maaşları, hak edilen rakamlara ulaştırılmalı, enflasyonun yanında bir de temel ihtiyaçlara yapılan zam altında ezilmelerine müsaade edilmemeli,  acilen en az yüzde 13’lük bir ek zam yapılmalıdır.
Her kuruma, kendi yaptığı promosyon anlaşmaları, bankaları tarafından, ilk maaşları ile peşin olarak ödenirken, en son yapılan toplu anlaşmayla taksitlendirilip düşürülen promosyonlar,  sizce bir başarı mıdır yoksa başarısızlığın güzel adlandırılmaya çalışılması mıdır?
Biz insanların sağlığı için mücadele ederken, çocuklarımızın da sağlıklı büyüyeceği bir kreş, neden sağlık personeline çok görülmektedir. 
Evet, nasıl ki 1919’da tıbbiyeliler İstanbul’un işgalini protesto ettilerse, bugün de sağlık çalışanları haklarının işgaline direneceklerdir." dedi.
Ufuk Sağlık-Sen Denizli İl Temsilcisi Önder Esen, "Mademki bugüne bayram diyoruz, gelin şimdiye kadar ertelediğiniz çözümleri, çözün de bayram o bayram ola." dedi.