15 Temmuz akşamı, Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılmış olan terörist saldırıyı şiddetle lanetliyor, şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır, yaralanan vatandaşlarımıza ve güvenlik güçlerimize acil şifalar diliyorum. Demokrasimize ve ülke bütünlüğümüze karşı yapılan bu darbe girişimi kesinlikle kabul edilemez. Bu saldırıyı düzenleyenlerin amacı ülkeyi kaos ortamına sürükleyerek, hedeflerine ulaşmaktı. Yöneticilerimizin ve halkımızın kısa sürede yerinde ve doğru tepki vermesiyle bu terör eylemi önlendi.

Birlik olup, ülkemizi daha ileriye taşımamız gereken bir zamanda Cumhuriyetimizin kalbi ve değerleri yerle bir edilmeye çalışıldı. Bu değerli topraklarda yaşayan bizler,  bu kadar acı çekmeyi hak etmiyoruz. Bütün bu olanlar, bizleri derinden yaraladı ancak halkımızın gücü ve siyasi liderlerin ortak tutumları; yaralarımızı sarmamızı sağladı. Halkımız üstüne düşen görevi fazlasıyla yerine getirdi. Artık siyasi liderler de, üzerine düşen görevi devam ettirmeli ve el birliği ile ülkemizin refahı ve mutluluğu, ortak hedef olarak benimsenmelidir. Türkiye Cumhuriyetinin, artık terörün ve çatışmaların yaşandığı bir ülke değil, bilimin önderliğinde, eğitimin, endüstrinin , sanayisinin ve diğer alanlarda da hızla geliştiği, bir ülke olması en büyük dileğimiz. 15 Temmuz’dan bugüne terör örgütünün iç yüzü ve devletin farklı kademelerinde oluşturduğu yapısı gün yüzüne çıkmakta ve buna karşı çeşitli önlemler alınmaktadır. Bu tehlikeli yapı temizlendikten sonra, Türkiye Cumhuriyetinin artık daha da güçleneceği ve önümüzde güzel günler olacağı muhakkaktır.

Ulu Önderimiz, Mustafa Kemal Atatürk’ün ne büyük bir devlet adamı olduğu ve ileri görüşlülüğü bir kez daha burada karşımıza çıkıyor, Gençliğe Hitabesinde söylediği gibi “ İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!“ Ulu Önderimiz, bu günleri görerek  Cumhuriyetimize göz dikenlerin her an, içerden ve dışarıdan karşımıza çıkabileceğini  bu sözleriyle  belirtmiştir. Ancak bu bedhahların güvendiğimiz insanların içinden çıkması!... İşte, bu içimizi fazlasıyla acıttı. Artık hepimizin daha dikkatli, daha sorumlu davranması gerekmektedir. Devletimiz de bir daha bu tür yapılanmalara müsaade etmemelidir.

Laik, demokratik ve güçlü bir TürkiyeCumhuriyeti için artık daha çok çalışmalı ve her türlü  tehdide karşı dikkatli olmalıyız. Ulu Önderimiz Atatürk,  bu ülkeyi bizlere emanet ederken takip etmemiz gereken yolu da yaptığı devrimlerle ve ilkeleriyle çizmiştir. Bugünden sonra  siyasetçisi, askeri, polisi, aydını, mühendisi, sanatçısı, öğretmeni, bilim insanı, çiftçisi ve bütün halkımız bu yolda yürürken hırslarımıza kapılmadan, dış güçlerin müdahalesine izin vermeden, TEK YÜREK OLMALIYIZ. Bugün yaptığımız gibi …


  Hakan Şekerci