Denizli’de, FETÖ/PDY’nin PAÜ yapılanmasında 60’ı tutuklu toplam 115 sanığın yargılandığı davada tanıklar dinlenmeye devam edildi. Duruşmanın dünkü celsesinde PAÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Semin Melahat Fenkci, tanık olarak dinlendi. Fenkci, tıp fakültesinde yapılan atamalar ve yaşananları mahkeme heyetine anlattı.

"Beni kabul etmeyen kişi hızla profesörlüğe yükseldi"

O dönem iç hastalıkları başkanının kendi tezlerinin altına imza attığını ve ücretleri de kendisinin attığını söyleyen Fenkci, "Tıp iç hastalıkları ana bilim dalı eski başkanı Ali Keskin’e, 2000 yılında iç hastalıkları bölüm başkanlığına başvurdum. Ali Keskin dosyamın yetersiz olduğunu söyledi. Afyonkarahisar Kocatepe'de İç Hastalıkları Ana Bilim Dalını kurdum. Daha sonra Endokrinoloji ve Metobolizma Hastalıkları Bölüm Başkanı Yurdaer S.’nin daveti ile Denizli’ye geldim. Ali Keskin doçentti, PAÜ iç hastalıkları ana bilim dalı başkanıydı. İlk önce istemedi sonra kabul etti. Yan dal ihtisasıma başladım. Bir yıl çalıştım daha sonra 2001 Mart ayında göreve başladım. 2 yıl sonra Yurdaer S., ile arası bozuldu. Ali Keskin o dönem, yani Hüseyin Bağcı döneminde hızla profesörlüğe yükseldi. Derslerimin altına Ali Keskin imzası atıldı ve ücretleri Ali Keskin aldı" iddiasında bulundu.

Yaklaşık 10 yıl içinde ancak profesör olduğunu anlatan Fenkci, "İstanbul Belediye hastanesinden Fulya A. ve Gaziantep’teki özel bir hastanesinden Mehmet B., geldi. Ali Keskin’e çalışacaklarını iletti. Daha sonra Mehmet B., bana gelerek, bugüne kadar yayınlanan yayınlarım ve verilerimi onlara vermemi istedi, ben de kabul etmedim. ‘Hesabını soracaklarını’ dediler ve tezlerimi okumadılar. 7 yıl sonra yan dal uzmanlık sınavına girdim ve belgemi alabildim. Fazıl Necdet A.’nın döneminde doçent olarak atandım. Mecburi hizmet için Denizli Devlet Hastanesinde çalıştım. Fazıl Necdet A.’nın dönemindeki son ayında Gülizar Y., ile birlikte yardımcı doçent olarak atandık. Bir ay sonra rektörlük seçimi yapılarak tutuklu olan eski rektör Hüseyin Bağcı atandı. Bu süreçte yeni rektörün ilk icraatı benim atamamı iptal etti. Davalardan bir sonuç alamamanın nedeni Ali Keskin’in ifadeleri oldu. Ben kalıcı kadroma görmedim. O dönem hakim olan H.E. ve M.C., 'bu yapılanma için bunun yapılması gerekiyordu’ dediler. Hatta hakim H.E., ‘kendisinin cemaate karşı gelmesi nedeniyle hiç istemediği bir sürgünle karşılaştığını’ da bana söylemişti. Doçent olarak iç hastalıkları uzmanlık çalışma haklarım bir günde elimden alındı. Hak, adalet olsaydı, 2012’de profesör olman gerekiyordu ama ben 10 yıl sonra oldum" dedi.

O dönem yapının içinde olanların olduğunu ileri süren Fenkci, "İç hastalıklarında Ali Keskin, pediatride Aziz P., radyolojide Yılmaz K., bu grubun temsilcileriydi. İstedikleri kişileri yükseltmek kadrolaşmayı sağlamak için çalışmaların yapıldığını gördüm. Ali Keskin, doçent olmasını istediği kişiler Günfer T.’ye, Sebahat T.’ye, Bünyamin K.'ye gönderirler böylece hızlı olur. Bizler tek başımıza çalışırız hem hasta bakarız, hem de bilimsel veri toplarız. Muzaffer T., Pensilvanya'da okuyan oğlunu bana getirmişti. ‘Biz cemaat olarak size o kadar kötülük yaptık ama siz burada özel hastanede çalışıyorsunuz, çok para kazanıyorsunuz demek ki size iyilik yapmışız’ deyip güldü" ifadelerini kaydetti.

"İntihar eden Yrd. Doç. Havva Cilan’a mobing uygulandı"

2014 yılında odasında ölü bulunan ve vücuduna aşırı doz enjekte ederek intihar edildiği ileri sürülen Yrd. Doç. Havva Cilan’a, yapının üyeleri tarafından mobing uygulandığını ileri süren Fenkci, "Murat Çolakoğlu, Ali Keskin tarafından mobing uygulandı, Havva intihar etti. Bu kişiler çok kişinin kul hakkına girmiştir. Denizli Devlet Hastanesinde çalıştığım Aysun K., WhatsAapp grubundan toplantı için yazmıştı. ‘Cemaatimizin toplantısı olarak düştü ve gruptakilere şart ediliyordu’ diye. Onlardan olmayan ve onlardan daha başarılı oldukları düşündükleri kişileri dışlarlar hatta ekarte ederler bunun için bir yol denerler" iddiasında bulundu.

"Ali Keskin'in avukatlarından 'mobing' iddialarına itiraz"

Davada tutuklu olarak yargılanan Ali Keskin’in avukatı Hamdi Işıklı, bu iddialar üzerine Mahkeme Heyeti’ne bazı belgeler sunarak, ‘mobing’ iddialarına itirazda bulundu. Avukat Işıklı, "Müvekkilim, tanık kendine mobing uyguladığını iddia ettiği dönemde tanıkla ilgili olarak kişisel değerlendirme raporları başlığı altında öğretim görevlisi olabilmesi, yardımcı doçentlik ve doçentlik konularında üç ayrı olumlu rapor vermiş. Bu mu mobing?” diyerek raporların birer örneğini mahkeme başkanına verdi.